Bebek sonrası anne-baba olmanın telaşı içinde eş olmayı unutan çiftler, zamanla görünmez bir mesafeyle karşılaşıyor. Oysa çocuğun en büyük ihtiyacı, anne-babasının birbirine duyduğu sevgiyi görmek
Çocuk... Dünyaya geldiği an hayatı alt üst eden, aynı zamanda yeniden kurduran o küçücük mucize. Daha karnınıza düştüğü günden itibaren evin havası değişir. Beklentiler, umutlar, hayaller bambaşka bir yola girer. Hele kucağınıza aldığınız ilk an yok mu... Sanki zaman durur, gözünüzden yaşlar akar, kalbiniz yerinden çıkacak gibi çarpar. Dünyanın en büyük aşkını yaşamış gibi hissedersiniz. Ama işte tam da o anda, fark etmeden yepyeni bir sınav başlar: Çocuk geldikten sonra eş olmayı unutmamak. Bugün tam da bu durumdan bahsedeceğim. Çünkü çevreme bakıyorum, danışanlarımla konuşuyorum, sokaktaki insanı dinliyorum, görüyorum ki çocuk geldikten sonra birçok çift birbirine eş değil, sadece anne ve baba olarak bakmaya başlıyor. Bir süre sonra da "biz ne olduk" diye şaşırıp kalıyor.
HAYAT TAMAMEN DEĞİŞİYOR
Bir bebek eve geldiğinde hayat tamamen değişir. Uykusuz geceler, alt değiştirmeler, emzirmeler, ateş ölçmeler, doktor kontrolleri... Evin içinde koşuşturmalar hiç bitmez. Daha önce akşamları oturup sohbet eden, birlikte kahve içen çift, artık bebek uyuyacak mı, sabaha kadar ağlayacak mı, ateşi yükselecek mi diye diken üstünde yaşar. Başlarda bu çok normaldir. Zaten anne- baba olmanın şoku vardır. İnsan yeni rolünü öğrenir, çocuğu tanır, ev düzenini ona göre kurmaya çalışır. Ama mesele şu ki, bu telaş aylarca, yıllarca böyle devam ettiğinde, eşler birbirine olan sevgiyi, ilgiyi, yakınlığı yavaş yavaş kaybetmeye başlar.
MAMA YEDİ Mİ BEZİ DEĞİŞTİ Mİ
Eskiden çiftler gün içinde yaşadıklarını birbirine anlatır, hayaller kurar, planlar yapardı. Çocuk olduktan sonra konuşmalar şuna döner: "Mama yedi mi, bez değiştirdin mi, gece kaçta uyandı, doktor ne dedi" Bir bakmışsınız evde tek gündem çocuk olmuş. Bu elbette kötü değil, ama eşlerin başka hiçbir konuda konuşmaması, birbirini sadece ebeveyn olarak görmesine yol açar. Gün gelir, biri "ya biz ne zamandır doğru düzgün sohbet etmedik" der, ama iş işten çoktan geçmiş olur.
ROLLER ÖĞRENİLMEYE ÇALIŞILIR
Birçok kadın doğumdan sonra kendini tamamen anneliğe adar. O minicik cana zarar gelmesin, en iyi şekilde büyüsün diye uğraşır. Bebeğini kucağına alan anne, eşini istemeden ikinci plana atabilir. Erkekse bir yandan baba rolünü öğrenmeye çalışır ama çoğu zaman kendini dışlanmış hisseder. Bir bakar ki karısı artık ona değil, tamamen bebeğe odaklanıyor. Bunun sonucunda evde şu tablo yaşanır: Kadın artık kendine bile vakit ayıramaz, sürekli koşturur. Erkekse kendini biraz kenarda kalmış gibi hisseder. İkisi de aslında iyi niyetlidir ama birbirine vakit ayırmayı unutur. Böyle olunca da eşlik, partnerlik, sevgililik arka planda kalır.
BİRBİRİNİZE VAKİT AYIRMANIZ GEREKLİ
Evlilikte en büyük tehlike kavga değildir, yalnızlıktır. Çünkü kavga eden çift hâlâ iletişim kuruyordur. Ama yalnız hisseden eş, sessizce içine kapanır. Çocuğu vardır, evi vardır ama yüreği boş kalır. İşte çocuk geldikten sonra eş olmayı unutan çiftlerde en sık görülen şey bu yalnızlık duygusudur. Kadın kendi içinde "beni kimse görmüyor" der. Erkek "artık benimle ilgilenmiyor" diye düşünür. Zamanla kırgınlık, küskünlük, hatta öfke doğar. Birçok anne-baba şunu unutur: Çocuğun tek ihtiyacı mama, süt, bez değildir. Çocuğun en büyük ihtiyacı anne-babasının birbirine sevgi göstermesidir. Çünkü çocuk sevgiyi oradan öğrenir. Anne babasının göz göze geldiğini, sarıldığını, güldüğünü gören çocuk güvende hisseder. Ama sürekli kavga eden ya da birbirine soğuk davranan anne-babanın çocuğu huzursuz olur. Belki dile getiremez ama içinde kaygı birikir. O yüzden aslında eşlerin birbirine vakit ayırması çocuğa yapılacak en büyük iyiliktir.
PEKİ NE YAPMALI
Çocuk geldikten sonra eş olmayı unutmamak için bazı küçük ama çok etkili yollar vardır. Birlikte zaman ayırın: Çocuk uyuduktan sonra yarım saat bile olsa sohbet edin. Ama konu çocuk olmasın. Sizden, hayallerinizden, günlük şeylerden konuşun. Flörtü unutmayın: Küçük bir mesaj, tatlı bir not, sürpriz bir kahve... Bunlar evliliği diri tutar. Görevleri paylaşın: Çocuğun bütün yükü bir kişiye binmesin. Paylaşınca hem iş kolaylaşır hem eşlik korunur. Kendinizi ihmal etmeyin: Sadece anne ya da baba değil, aynı zamanda kadınsınız, erkeksiniz. Kendinize bakın, aynaya gülümseyin. Beraber gülün: Kahkaha, evliliğin en büyük ilacıdır. Çocuğunuzla gülün ama birbirinizle de gülmeyi unutmayın. Destek alın: Anneanne, babaanne, akraba, bakıcı... Bazen çocuğu emanet edip eşinizle baş başa kalmak dünyanın en güzel yatırımını yapmaktır.