Yürü Oğlum Allah'ın arzı geniştir!

_ Anne nereye gideceğiz

_ Yürü oğlum Allah'ın arzı geniştir..

....

Kuşların tırnaklarıyla göğün göğsünü yırttığı katliam gecelerinden bir diyalog. Gerçek! Ağlayarak sorulmuş bir çocuk sorusu. Ne zaman yemeğe oturacağız, babam kaçta gelecek gibi olağan soruların içinden çıkıp kanlı bir ummanda öleceğini bilen çocuğa dönüştürdükleri serçeye dünyanın yakıştırdığı soru bu!

Yürü Oğlum Allah'ın Arzı geniştir!

Yürü, say ki hiç kimse yok sadece ikimiz, sana cenneti anlatacağım, yakuttan ağaçları, asmaları, üzümleri, vadileri sana cennetteki Gazzemizi anlatacağım. Ben seni kaybedersem nerede buluşacağımızı anlatacağım, sen beni kaybedersen adın değişecek İsmail olacaksın her çölde vardır bir Hacer, niye ağlıyorsun ben sana senin için kimler ağlıyor onları anlatacağım.

Yürü Oğlum Allah'ın arzı geniştir.

Biz Dünya'nın tek göz odasında Gazze'de yaşıyorduk. Ve senin gözlerini kapatıp görmemeni istediğim her şey oldu. Bilmemeni istediğim bir şeyi de şimdi söylüyorum biz yaşamıyoruz. Müslüman, Dünya'nın üveyidir. Özümüz cennete saklanmış, uğradığımız her yer Dünya'dır öldüğümüz tek yer de Gazze. Herkes sana kardeşim diye haykıracak ama sen sadece seni duyanı hisset. Elimizde taşıdığımız boş kaplar bizden olmayanların tokluğuyla dolu ama biz açız. Buna üzülürüz çünkü biz bir eşiğiz oğlum! Biz acı eşiğiyiz. Seni hissetmeyen kendini de hissetmiyordur. Kardeşin senin nefes almadığını bile bile uyuyorsa sen onun göreceği kabusa üzülürsün çünkü sen Müslümansın. Uyumadan uyanılmaz. Sen, herkes uyuyunca uyursun, onlar herkes ölünce rahatlar.

Yürü oğlum Allah'ın arzı geniştir.

Hızlı yürü oğlum, senin hızlı yürüyüşün sana kardeşim diyenlerin sıratı neden geçemeyeceklerine bir sebeptir. Biz kaçmıyoruz oğlum bunu bil biz Dünya'nın gözüne kaçan bir tozuz toz. Göz yaşartan bir tozuz. O toza yas değil bir su tuttular geçti bitti. Biz baş başayız, belki birazdan vurulacak iki başız, ben senin o küçük o eğilmeyen başına ALLAH'A secde etmeyi öğrettiğim o başına zalim değil, güneş vursun isterdim.