Kalbimin bayrağı yarıya indi

"Bebeğimi tutun atıyorum"..

Acı, yola çıkar ama nereye uğrayacağını bilmez. Bir yorgunluk vardı üzerimizde, kat kat giyinsek de üşümekten, susamasak da kanmaktan yorulmuştuk. Güneş hep bize vursun, günümüz hep aydın olsun, tatlı bir lodos buyursun, şömine çıtırtısında çevrilmiş sayfalara dönelim güzelim, özlemi hep bir yerlerde lavanta torbası.. Böyle nesir bir hayatın tutkunu olma fikri ne güzel değil mi

Burası işin pembe bahçesi, cetveli, terazisi.. Fakat başka bir asması da var bu hayatın kimine salkım salkım hüzün, kimine tane tane üzüm..

Dünyanın bir oyun yeri olduğunu söyleyen yüce kitaptan hepimiz sorumluyuz. Vicdan, Allah'ın hepimizin ruhuna yerleştirdiği insani bir alarmdır.

Vicdanın sana Allah'ın emanetidir. Başkası için duyacağın endişenin, hüznün, acının en görkemli bahçesi. Vicdan, senin tarlan sürersen insan, sürmezsen hayvan olursun bu kadar basit! Ve uyanmak,

Uyanmak, sadece başını yastıktan kaldırmak değildir!

Uyanmak acıdan uyuyamayan bir kalbin ortasına merhametin bayrağını dikmektir.

Bakın Bolu'da bir otelde 76 insan, 76 can bitti. Yanarak öldüler. Bu acı, hiçbir siyasi kalemin karalama sayfası değildir. İhmal varsa rütbesi kimliği görüşü ne olursa olsun hesabı vardır görülecek. Kimi bir annenin evladım dediği, kimi bir evladın anne diye seslendiği nice masum insan yarına uyanmayacak!

İnsanı varlığıyla değil, kuruşuyla sayan ışıltılı ölüm tesisine otel demeyin.

Kazanma hırsına boyanmış alçak nefis sahipleri, kriz anında bir yangın merdiveninin yokluk ya da itfaiyenin insanlara nasıl ulaşacağı endişesini taşımıyorsa orada ihmal adında bir katil vardır, kimse kusura bakmasın.