Çok konuşan insanın beladan yakınması, sümüklü böceğin burun akıntısından şikayet etmesine benzer.
Susmanın şeytandan koruyan muhteşem bir hisar olduğunu bildim.
Temiz havayı sadece ormanda aramanın gafletine mazhar olmuşsanız geçmiş olsun.
Temiz hava insan sisinin olmadığı yerlerde, insan sisi sündürülmüş her şeyin ortasıdır.
Çöker, çöreklenir, debelenir, kötülüğün yağ tabakası birikir ve tıkar.
Mahzende pencere arar gibi tıkanırsınız.
Öfff kötü insan burnunuzun ucunda çıkan koca bir et beni.
Rahatsız eder ama yerini değiştiremezsiniz. Derler ya hani burnunuzun ucunu göremezsiniz en net körlük budur işte. En net körlük.
Niteliksiz susmak haykırman gereken yeri bilmemenin acizliğine yuva yapar.
Hani metropol sakızı olmuş bir hayaldir " Uzaklaşıp bir sahil kasabasına yerleşmek istiyorum" diyenlerin sakızı...
Oysa hepimiz bir cahil kasabasında yaşayıp, kendimizi bin şey zannederiz. Yüksek katlı sefil ruhların arasında sırf ışıltılı diye yaşıyor olmak, nefesli cesetler olduğumuzun arkasına saklanıp, gölgelere kılıç sallamak öyle bayık, öyle sünük bir kazak gibi geliyor ki artık sadece gülüp geçmenin en kısa yazılan destan olduğunu sonradan dan dan anlıyorsun.
Sınırlı sayıda kontenjanlar için kayıtlarımız başladı. Kalbin tam üstüne gelecek leziz bir cümle... Sınırlı sayıda destuuur... Kalp de işte bir süre sonra soğutma deposu olarak kullandığımız müstemleke. Ben böyle hoyrat sömürülen bir ada görmedim desem. Hay hay...
Ferah evler isteriz bütün odaları güneş görsün, Havrupai bir havası, bir de övüp duracak cüce budalası dahası soytarısı olsun .. kalbinden daha fazla sahip olduklarınla anılmak istiyorsan orada dev bir ahmaklık olduğu hissi, en temiz lekedir. Sahip olduğunu zannediyorsun ya bir de. Otur uğraş bu zannın prangalarıyla, nalıyla, toynağıyla...

4