Şimdilerde çocuk ya da ergen olmak, geçmişe göre çok daha zor.
Yaşıtları arasında uğradıkları zorbalıklar, her geçen gün daha tehlikeli sonuçlar doğuruyor. Kız çocukları ellerinde kesici aletlerle sorun çözmeye çalışıyor, erkek çocukları ise okulda ya da mahallede "güçlü görünmek" uğruna çeteler kuruyor. Çoğu zaman birilerine zarar vermeden kendini kanıtlayamayacağına inanıyor.
Bu tablo sadece birer haber değil; toplumun gözlerinin önünde, sessizce büyüyen bir yara.
Evet, bunlar artık hepimizin bildiği ama çoğu zaman görmezden geldiği gerçekler.
Peki ya bu hale nasıl geldik
Çocukların her isteğini sorgusuz sualsiz yerine getiren, sınır koymayı sevgisizlikle karıştıran bir ebeveynlik anlayışı giderek yaygınlaştı. "Hayır" kelimesini duymadan büyüyen çocuklar, reddedilmeyi bir hakaret, sabrı ise gereksiz bir bekleyiş olarak görmeye başladı. Oysa sevgi kadar sınır da çocuğa güven verir; çünkü çocuk, yönünü o sınırlar sayesinde bulur.
Sorunlu çocukların ebeveynleri ise çoğu zaman "çevre faktörünü" suçluyor.
"Arkadaşı olmasaydı, benim çocuğum yapmazdı…"
Ama unutmamak gerekir ki kötü örnek her zaman vardır. Önemli olan çocuğumuza iyiyle kötüyü ayırt edebilecek vicdanı ve farkındalığı kazandırmaktır. Çünkü hiçbir toplum, sorumluluk almayan bireylerle yükselemez.
Her insan hata yapar. Mühim olan, yaptığı yanlışı kabul edebilmek ve telafi edebilme gücünü gösterebilmektir. Bizim görevimiz; çocuklarımıza mükemmel olmayı değil, hatalarından öğrenmeyi öğretmektir.

6