Geçen sene bu zamanda

Uzak değil daha geçen sene bu köşede; "Ramazan geldi hoş geldi. -Diyeti, rejimi, yaz geliyor kafasını bir kenara bırakıp. Bu Ramazan ayında da iftara on dakika kala sıcak sıcak Ramazan pidesi sırasına girip, ücretini de düşünmeden pide alacağım. Zeytinle bir güzel yiyeceğim. -Olmazsa olmaz Ramazan'ın gülü, güllaçı bir dilim değil bir iki dilim yiyeceğim. -Ramazan ayında daha bir anlamı olan hurmayı soframdan eksik etmeyeceğim. -Dostlarla, ailemle bol bol iftar akşamlarında buluşup eski Ramazan aylarını yad edeceğim. -Akşam masaya çorbasız oturmayacağım. -Masamdan tavşan kanı çayı da ilk akşamdan hazır edeceğim. -İhtiyacı olana sessizce elimi uzatacağım. Hayırlı Ramazanlar..." Diye yazmışım. Bugün ise şu düşüncedeyim. -Acaba deprem bölgesinde insanlar Ramazan ayını nasıl geçirecek -Dostlarını, ailelerini kaybetti canlar. -Oruç tutacak olanlar yemek bulabilecek mi -Daha geçen gün, siyasilerden "Kahvaltılık yok, yemek eksikliği var" tadında açıklamalar yapıldı. Bir şeyler eksik gidiyor belli ki! -Duyduğum kadarıyla günlerce banyo yapamayan, temizlenemeyen insanlar var. Nasıl olacak bu Ramazan ayı, nasıl geçecek. -Varsın olsun bu sene pide yemeyelim. O pidenin parasını bile oraya gönderelim. -İnsanlar ibadetini yapmak isterse nasıl yapacak. -Ramazan sonrası bayram var. Hiç düşünmek istemiyorum bu bayramı. Nasıl olacak. Orada insanlarımızı bu Ramazan ayında daha çok aklımıza getirmemiz gerek. -Tavşan kanı çayı içerken bile çekiniyorum. Hele Ramazan ayında nasıl olacak. Diye diye söyleniyorum. Diyeceğim odur ki, unutma, unutturma, unutulmasına izin verme. Bugün onların, yarın senin başına. Keza Marmara denizine yerleştirilen deprem alarmı bile bozuluyorsa bizler nasıl çıkacağız bu ruh halinden. O yüzdendir ki, yarın başlayacak mübarek Ramazan ayında daha hassas olun derim. Yakınlarını, dostlarını, analarını, babalarını, çocuklarını kaybeden çok insanımız var. Onları da lütfen unutmayın. Vicdansız değil bu insanlar kötü, saf kötü YAZARLAR Giriş: 22.03.2023 - 09:48 Güncelleme: 22.03.2023 - 09:49 ABONE OL Haberleri izliyorum. Acılı bir baba, "Oğlumun telefonunu satın aldım" diyor. Düşünün depremde enkaz altında kalmış. Enkazdan kurtarılmış, hastaneye götürülmüş. Daha sonra hastaneden taburcu olur olmaz enkazın başına koşmuş ailesi için. Eşini, kızını kurtarmış. Ama oğlunu kurtaramamış. Enkazdan da oğluna dair bir iz, küçük bir eşya, bir hatıra aramış bulamamış. Daha sonra oğlunun telefonuna ulaşmış. Ama nasıl Numarayı arayınca telefon Sivas'ta ortaya çıkıyor. Gerçekten akıl tutulması. Meğer kepçe operatörü telefonu çalmış. Acılı baba, "O benim oğlumun telefonu. Ondan bir hatıra kalsın istiyorum" diyerek istemiş tabii. Fakat kepçe operatörü telefonu vermemiş, satmış. Yani acılı babaya satmış. Düşünün arkadaş. Oğlunu kaybetmiş acılı babaya, oğlunun telefonunu satın alıyor. Ya bazı şeyleri dizi ve filmlerde izleyince, "Yok artık böyle insan mı olur" diye söyleniyoruz ya oluyor işte. Gerçekten haberi izlerken, küfür, kıyamet Allah ne verdiyse saydırdım. Ağzımı doldura doldura. Çok şükür şu iki ayda ciddi küfürbaz oldum. Korkuyorum normal hayatta da kendimi tutamayacağım. Arkadaş böyle bir kötülük olabilir mi Biz son birkaç aydır gördüklerimiz, duyduklarımızı nasıl sindireceğiz. Bu safi kötülük, kötülük!!! Oğlunu kaybetmiş adam bir de onun telefonunu satın alıyor. Ya gerçekten bu yalan dünyadan