Neden dünya bizim bankalardan endişeli

Bankaların dönmeyen kredileri düşük, ortalama yüzde 2,2 oranındadır. Bankaların döviz pozisyon açığı yoktur. Sermaye yeterlilik oranı yüksektir. Buna rağmen Son üç aydır, uluslararası fonlar ve rating kuruluşları bankaların risklerini konuşuyor.

Birkaç hafta önce; Fitch bankalarla ilgili raporunda;

1- "Bankaların refinansman (borcun başka borç veya araçlarla kapatılması) baskıları azaldı ve fakat refinansmana ait riskleri devam ediyor." denildi.

2-Türkiye'nin "zayıf Döviz mali esnekliği ve döviz rezervleri" göz önüne alındığında, hükûmetin bankacılık sektörüne müdahalesinin, bankaların notunu "B-" ile ülke notunun bir kademe altında sınırladığını" söyledi.

Avrupa'nın varlık kuruluşu Amundi; "Türkiye'de enflasyon tersine dönüp yavaşlayıncaya kadar, yatırımcılar Türk tahvillerinden uzak duracaktır. Riskler Mart seçimlerinden sonra netleşir" diyor.

JP Morgan raporunda, "Türk bankalarını negatif katalizör izleme listesine aldıklarını ve Kur Korumalı Mevduattan dönüşün bankalar için ilave risk oluşturduğunu" belirtti.

Anlaşılan odur ki; bu yorumların bir kısmı, Merkez Bankası'nın faizi artırması için baskı olarak kullanılıyor.

Risk olarak da hükûmet müdahalesi ve seçim nedeniyle, siyasi iktidarın seçim kazanmak için yeni bir çılgınlık yapmasından korkuyorlar.

Söz gelimi, enflasyon artarken faizleri düşürmek yanlıştı; kur korumalı mevduat ise bir delinin bir kuyuya taş atmasına benzedi. Kur korumadan çok, topluma sosyal maliyet getirdi ve ekonomik istikrarı bozdu.

Dünya; Merkez Bankası Başkanı'nın ve Hazine ve Maliye Bakanı'nın, seçimler nedeni ile ellerinin bağlı olduğunu da gördü. Dahası rasyonel politikaların da işlemediği anlaşıldı.

Merkez Bankası Başkanı, sıkı para politikası için seçim sonrasını işaret etti. Hazine ve Maliye Bakanı da tek silah olarak öteden beri mali disiplin diyor ve fakat saray harcamalarını, konvoyları, kamuda ithal lüks ve çakarlı araba saltanatının önünü kesemiyor. O zaman da MB'ye ve rasyonel politikalara güven kalmıyor. Biz içeride medyada eften-püften tartışmalara katılıyor ve gerçekleri göremiyoruz. Yabancı kuruluşlar ve sermaye daha net görüyor ve ayrıca seçim popülizmi nedeniyle, enflasyonun artacağından endişe ediyor.