Muhalefet Yargı Reformu hazırlamalı

Herkes kendi yargı sisteminin güvenilir ve adil olmasını ister. Çünkü o bağımsız yargı bir gün kendisine de lazım olacaktır.

Bizdeki hukukun üstünlüğü ve yargı sistemine güven konusuna, en tarafsız gözle yabancı kurum ve kuruluşlar bakar. Özelikle AB demokrasi ve hukuk konusunda hassastır. AB katılım müzakerelerinde de en fazla demokrasi ve yargı üstünde duruluyor.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun Türkiye'ye ilişkin yıllık raporlarında, her seferinde yargının bağımsızlığı, siyasi vesayet ve hukuk haklarıyla ilgili ciddi endişeler dile getiriliyor.

2024 raporunda da, bu endişeler tekrarlandı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bazı kararlarının uygulanmamasının kaygıları artırdığı vurgulandı.

Öte yandan yargıya güven konusunda, OECD ve Türkiye de yapılan bazı araştırma sonuçları herkesi rahatsız edecek sonuçlardır.

Anket sonuçlarından halkın yargıya güven duymadığı net olarak ortaya çıkıyor. Bu durumda yapmamız gereken "yargıya güveni nasıl artırırız" tartışması olmalıdır. Eğer bu gerçeği görmüyor ve tartışmıyorsak, yargının bu günkü halinden çıkarımız var demektir.

Birleşmiş Milletler Hukukun üstünlüğü deklarasyonunda; "Hukukun üstünlüğü, insanlara ve topluluklara daha fazla ses vererek, adalete erişim sağlayarak, gerekli süreci sağlayarak ve hak ihlallerine yönelik çözümler oluşturarak kalkınmayı teşvik eder. Geçim kaynakları güvenli olduğunda ve güvenli barınma ve işleri olduğunda, yoksullar olası insan hakları ihlallerine karşı kendilerini daha iyi savunabilirler. Hukukun güçlendirilmesi, yasal çözüm yollarının katı çerçevesinin ötesine geçmekte ve yoksulların ekonomik durumunun iyileşmesine yol açmaktadır" deniliyor.

Türkiye'de iktisadi ve sosyal kalkınmanın gerçekleşmesi için, Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı temel şarttır.

1.Ekonomik Güven ve İstikrar Sağlanması

Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, bireylerin ve şirketlerin haklarını korur, mülkiyet hakları, sözleşme hükümleri ve ticaretle ilgili düzenlemelerin uygulanabilirliğini temin eder. Bu da, yatırımcılar için bir güven ortamı yaratır. Hukukun üstünlüğü olmayan bir ortamda, yatırımcılar, mülkiyet hakları, sözleşme ihlalleri ve yolsuzluk gibi risklerle karşı karşıya kalabilirler. Ancak hukukun üstün olduğu bir ortamda, ekonomik aktörler, yatırımlarını daha güvenli bir şekilde yapabilir, ticaret yapabilir ve kaynakları daha verimli bir şekilde kullanabilirler.

2.Sosyal Adalet ve Eşitlik

Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, bireylerin eşit haklara sahip olduğu ve adaletin herkes için geçerli olduğu bir toplumsal düzeni destekler. Bu, sosyal kalkınmayı etkileyen önemli bir faktördür çünkü eşitsizliklerin ve ayrımcılığın önüne geçer. Hukukun üstünlüğü sayesinde, sosyal yardımlar, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi temel kamu hizmetlerine herkesin eşit erişimi sağlanabilir. Adaletin sağlanması, toplumsal huzuru artırarak sosyal sermayeyi güçlendirir ve böylece toplumsal kalkınmaya katkıda bulunur.