Maaş ve ücret artışı otomatiğe bağlanmalı

Dikkat edersek, 2023 yılının son üç ayında maaş ve ücret artışlarını tartıştık. Her yıl asgari ücret masası kuruluyor.

Maaş ve ücretlerdeki artışın enflasyon kadarı artış değil, düzeltmedir. Eğer enflasyonun üstünde bir artış olursa, o zaman reel artış var diyebiliyoruz.

Türkiye'de 2023 yılı itibarıyla işçi sayısı 16 milyon 413 bin 359 kişidir. Kamuda çalışanların; 3.060.064'ü kadrolu memur 590.257'si sözleşmeli personeldir. Toplam 20 küsur milyon işçi ve memur siyasi iktidarın tasallutu altındadır.

Hükûmet işçi ve memurun ücret ve maaşını TÜİK ve sendikalar vasıtası ile düşük tutuyor.

Bir TÜİK TÜFE oranı çalışanın enflasyonunu göstermiyor. Söz gelimi 2023 yılında İTO İstanbul geçinme endeksi, TÜİK TÜFE oranından on puan fazla oldu. Bu fark geçmişte bazen 20 puana kadar çıktı.

İki TÜİK TÜFE harcama sepeti içinde gıdaya ayrılan pay, en yüksek gelirli ile en düşük gelirlinin ortalaması olarak ve yüzde 25 dolayında alınıyor. Oysaki ayrıca TÜİK, nüfusu gelir gruplarına göre ayırıyor. TÜİK'in 2022 gelir araştırmasına göre gıda harcamalarının payı, gelirden en düşük pay alanların harcama sepeti içinde yüzde 36,1, buna karşılık en yüksek pay alan son 20'lik dilim içinde yüzde 16,6'dır.

Gerçekte de işçi ve memurun harcama sepeti içinde gıdaya ayrılan pay en az yüzde 40'tır. Bu durumda TÜFE işçi ve memurun geçinme seviyesini göstermiyor. Gıdaya ayrılan payı yüzde 40'a çıkarırsak, gıda fiyatları daha yüksek arttığı için, mutfak enflasyonu ya da geçinme endeksi yine 10 puan daha yüksek çıkıyor. O zaman TÜFE 65 ise geçinme endeksi 75 oluyor. Yani maaş ve ücretlerde düzletme TÜFE oranı olan yüzde 65'e göre değil, geçinme endeksi yüzde 75'e göre yapılmalıdır.

TÜFE yerine işçi ve memurun enflasyonunu gösterecek bir geçinme endeksi hazırlanmıyor, Çünkü;

İşverenin işine gelmiyor. Ücret gideri daha az oluyor.

Siyasi iktidarın işine gelmiyor. Hem bütçe giderleri reel olarak artmıyor. Hem de hükûmete popülist alan kalıyor. Toplu görüşmelerde herkes bir şey diyecek ama sonuçta Sayın Cumhurbaşkanı ben şunu verdim diyerek popülizm yapacak.

Sendikalar savunmuyor. Çünkü sendika yok. AKP'nin sendikasızlaşma projesi gerçekleşti. 2002 yılında sendikalaşma oranı yüzde 60 dolayında iken, şimdi yüzde 14,4'e geriledi.

Önceki muhalefet de işin farkında değildi, çünkü memur zihniyeti vardı ve henüz, soğan hesabından bu hesaplara geçememişti.

Yüksek tirajlı gazeteler tartışmıyor, çünkü gazeteler 60 yıl önceki boyalı basın anlayışından ve yandaşlık tuzağından kurtulamadı.

İktisatçı yazmıyor. Çünkü Türkiye'de birkaç kişi hariç, medyada iktisat yazanlar da magazin yapıyor.