Gerçekten çeteler devletten güçlü mü

Yeni doğan çetesi ile ilgili olarak bir gazetecinin sorusuna sağlık bakanı "Denetimler yetersiz değil, o çete çok profesyonel" dedi. Buradan doğrudan doğruya "Devlet çetelerle baş edemiyor" yorumu çıkar.

Devletle, siyasilerle bağlantısı olmayan hiçbir çete, devlet gücü karşısında yaşayamaz.

Cumhuriyet döneminde suç örgütleri ile siyasiler arasındaki iş birliği iddiası 1990 sonrası ortaya çıktı. 1996 Susurluk olayında derin devletin de olduğu iddia edildi. AKP döneminde, 17-25 aralık soruşturmasında, 2016 Reza Zerrab davasında, 2016 Panama belgeleri tartışmasında ve son yıllarda Sedat Peker'in suçlamalarında, siyasi iktidara mensup olanlar öne çıktı.

Uluslararası 2023 Yolsuzluk Algı Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 34 puanla 115. sırada yer aldı. Başkanlık sisteminden sonra Türkiye bu sıralamada 18 sıra geriledi.

Dünyada devlet çete ilişkisinin en fazla olduğu ülkeler, Güney Amerika ülkeleridir.

Bu ülkelerden;

Kolombiya'da Pablo Escobar 1980 sonrasında ve 1990'lı yıllarda , zaman zaman siyaseti de yönlendirdi. Escobar, uyuşturucu ticaretinden kazandığı büyük serveti ile Kolombiya'daki birçok siyasetçiyi etki altına aldı. Kendisi de 1982'de Kolombiya Temsilciler Meclisi'ne yedek üye olarak seçildi, bu sayede dokunulmazlık kazanarak paraları yasal baskılar dışında tutabildi. Kolombiya çapında birçok yerel yetkiliye büyük meblağlarda rüşvet verdi.

Venezuela'da, otokrasi ve siyasi sorunlarda, Maduro'nun çeteleri de kullanmak istemesi, çeteleri güçlendirdi.

Brezilya'da çeteler devletten güçlüdür. Favelalara polis giremiyor. Çeteler yerel otorite gibi mahalleleri yönetiyor.

Eğer siyasilerle ve devletle işbirliği olmasaydı, Peru ve Bolivya nasıl dünya koka üretim merkezleri olurdu

Türkiye'de son yıllarda, sık sık çetelerle ve organize suç grupları ile ve sığınmacıların hukuk dışı yaptıklarıyla ilgili olaylar yaşanıyor. Bunun nedenleri, kurumsal yapıda bozulma, demokrasi ve hukukun üstünlüğünde geri düşmemiz, cezasızlık algısı ve yetersiz önlemlerdir.

Başta devletin, siyasi alanda aşırı kullanılması ve bu nedenle devletin kurumsal yapısının bozulması geliyor.

Fetö olaylarının ve darbe teşebbüsünün altında yatan gerçek neden de yine bu grubun devleti doğrudan ve daha çok kullanmak istemesidir. Çünkü radikal dini ideolojiye dayanan oluşumlar ve siyasi partiler kurumsal devleti değil, devlet gücü ve devlet imkanlarını kullanmak ister. İran ekonomisinin yüzde 45'i devlete, yüzde 40'i islami vakıflara ve yüzde 15'i özel sektöre aittir.

Ak parti, özellikle başkanlık sisteminden sonra, devleti siyasi popülizmde daha çok kullanmaya başladı.