Merkez Bankası gösterge faizini 43'ten, 40,5'e indirdi. Eylül ayında TÜFE'nin yüzde 31 dolayında olması bekleniyor. Bu beklentiye göre gösterge faizi ve TÜFE'yi karşılaştırırsak, gösterge reel faiz oranı yüzde 7,25 ediyor.
Bu hesapta iki sorun var; Birisi… Reel faiz oranı, bugünkü faizle sonraki aylarda beklenen enflasyon arasında hesaplanır… İkincisi… TÜFE son beş yıldır tartışmalı bir veridir.
Nominal faizi değil, reel faizi konuşmalıyız.
Bazı eksiklerine rağmen bu günkü enflasyona göre reel faiz hesabı, tasarruf ve yatırım yapacaklar için bir göstergedir.
27 Aralık 2024 tarihinden beri MB gösterge faizini reel faiz seviyesinde tutuyor. Reel Halen yüzde 7 seviyesindedir.
Bir istikrar politikası aracı olarak faizler Reel faiz seviyesinde olmalıdır. Ancak ülkenin enflasyon dinamiklerine, sermaye hareketlerine, kamu maliyesinin dengesine ve kurumsal güvenilirliğine bağlı olarak değişir.
Reel faiz eksi olursa, para cep yakar. Milli para değer kaybettiği için paranın reel satın alma gücü düşer. Ayrıca harcamanın maliyeti yoktur. Harcama artar, enflasyon artar.
Tersine reel faiz olursa , harcamanın kendisi yanında, reel faiz kadar da kaybı olur. Yani harcamanın maliyeti yüksektir. Bu nedenle harcama ve talep kısılır ve enflasyon düşer.
Reel faizin de bir dengesi var;
Negatif reel faiz: dolarizasyona neden olur, enflasyonu ve istikrarsızlığı artırır.Yüksek reel faiz: Yatırımları, üretimi ve büyümeyi engellerEksi reel faiz enflasyonu artırdı
Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi, Türkiye'de 2021 sonuna kadar yüzde 2 ile yüzde 3 arasında bir reel faiz vardı. Enflasyon da yüzde 15 dolayında idi. Enflasyon artmaya devam ederken Merkez Bankası da faizleri düşürmeye devam etti. Kasım 2022 de enflasyon 84,39 iken nominal faiz oranı yüzde 9 'a indirildi. Reel faiz eksi 40,89 oldu. 2024 sonunda reel faize geçildi, enflasyon düşmeye başladı.
Türkiye'nin o günkü şartlarında faizleri bu kadar düşük tutmanın iktisadi mantığı yoktur ve herhalde dünya iktisat tarihinde piyasa ile inatlaşmanın ilk örneğidir.