22 yılda halka yansıyan siyasi fatura
AK Parti 2002 yılı Kasım ayında iktidar oldu. 2003 yılından 2010 yılına kadar toplumsal refah arttı. Ancak sonrasında siyasi iktidar ağır bir fatura yarattı.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünde geri düştük.2016 sonrası OHAL uygulaması ve başkanlık sistemi ile birlikte Türkiye Fredoom House Dünya Özgürlük endeksinde "özgür olmayan ülke" statütüsüne geriledi. Oysaki Türkiye öncesinde,1980 darbesinde bile kısmen özgür ülke statüsünde idi.
Siyasi iktidar, Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararları; Anayasa Mahkemesi kararları uygulamadı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) 2012 Türkiye raporunda "42'si gazeteci 72 medya çalışanının tutukludur ve bu nedenle Türkiye'dünyanın en büyük gazeteci hapishanesidir." şeklinde açıklama yaptı.
Dünya Adalet Projesi 2023 yılı hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke içinde Türkiye son sıralarda yer alıyor. Son raoprda ;
Hükümet Yetkilerinin halk tarafından denetiminde 142 ülke içinde 137 sırada yer aldı.Temel Haklar sıralamasında 142 ülke içinde 133 sırada yer aldı.AB üyeliğimiz askıya alındı.AB'ye tam üyelik müzakereleri 3 Ekim 2005'te başladı. Katılım sürecini tamamlamak için gerekli olan 35 Fasıldan sadece 16'sı açıldı ve bunlardan yalnızca biri Mayıs 2016'ya kadar kapatıldı.
2016'dan beri katılım müzakereleri durdu. AB, Türkiye'yi insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğü konusundaki eksikliklerle suçladı ve eleştirdi. 2017'de AB yetkilileri, planlanan Türk politikalarının AB üyeliği için Kopenhag kriterlerini ihlal ettiğini ifade ettiler.
Şimdi Türkiye BRİCS' e girerse eksen kayması olur ve otokrasinin artma riski ve ekonomik riskler ortaya çıkar.
21 yıl yedi ayda 1,1 trilyon dolar dış açık verdik.2003 yılından 2024 Temmuz ayı sonuna kadar geçen 21 yıl 7 ayda, 1,1 trilyon dış ticaret açığı verdik. Türkiye'nin bir yıllık milli geliri kadar. Ve 736 milyar dolar cari açık verdik.
Dünyada hiçbir ülke işgalde, savaşta, topla, tüfekle bu kadar kaynak kaybetmemiştir.
4. Dış borçlarda temerrüt sınırına geldik.
Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi önce azaldı .şimdi kesildi. Bu nedenle cari açık dış borçlarla finanse ediliyor.
2024 Temmuz ayı itibariyle Türkiye'nin bir yıl içinde ödemesi gereken kısa vadeli ve vadesi gelen dış borç tutarı 233 milyar dolardır. Türkiye'nin beş yıllık tahvillerinde sigorta risk pirimi, CDS oranı 248 baz puandır. Türkiye dünyada Rusya ve Mısırdan sonra dünyanın en riskli üçüncü ülkesidir.
Sıcak para girişi kırılganlığı artırdı. Sıcak para kısa vadeli dış borç demektir. Ani çıkışı ile Türkiye Dış borçlarda temerrüde düşebilir.
Geleceğimiz ipotek altına alındı.Türkiye'ye özgü Kamu özel işbirliği anlaşması ile yapılan yollar, köprüler ve hava alanları için müteahhitler dışardan borç alıyor ve buna hazine kefil oluyor. Yani gelecek yıllarda muhtemel riskleri halk cebinden ödeyecektir.
Dahası, bu yatırımlar için hem bütçeye gelir gelmeyecek; hem de her yıl kapasite taahhüdü nedeni ile bütçeden para çıkacaktır. Sözleşme sonuna kadar bütçemiz ödeme taahhüdü altındadır.
Eğer bu yatırımı devlet borç alarak yapsaydı maliyeti daha düşük kalırdı ve geliri ile borcunu öderdi. Yap -işlet devret modeli ile verseydi, bütçeden ve bu yol ve köprüleri kullanmayanın cebinden beş kuruş çıkmazdı.
Suriye faturası ağır oldu.Türkiye'nin Suriye'ye girmesi, PYD devlet iddiasını engellemedi. Tersine Kobani'den Türkmen ve Araplar Türkiye ye mülteci olarak gelince Kobani PYD' ye kaldı.
Türkiye savunma , güvenlik için en az 100 milyar dolar harcadı.
Suriyeli sığınmacılar , ülkemize ve halka zarar verdiler, vermeye devam ediyorlar.
Sosyal sorunlar arttı. Suriyeliler kendi aralarında husumeti Türkiye'ye de taşıdılar. Yine sık sık Suriyelilerin çete oluşturdukları ve gasp yaptıkları haberlerini de okuyoruz. Basında her gün Suriyelilerle ilgili suç haberleri var. Güneydoğu illerindeki Suriyeliler sınırdan kaçakçılık yapıyorlar.
Millî kimliğimize zarar verdiler. Türkiye'de otokrasi tırmandıkça, bağımsız yargı tahrip oldukça, halkımız beyin göçü olarak veya doğrudan yurt dışına gidiyor. Ayrıca nüfus artış hızımız yavaşladı. Sığınmacılarda ise doğurganlık oranı çok yüksektir. Türkiye'nin nüfus yapısı bozuluyor. Millî kimliğimiz ve kültürümüz tahrip ediliyor.
Vize sorunu oluştu. Suriyeli kaçaklar önce Türkiye'den vatandaşlık aldı. Sonra AB'den vize aldı. Ama geri dönmediler. AB bu nedenle vizeleri zorlaştırdı. Halkımız artık vize alamıyor.
7. Yoksulluk arttı .
Gelir dağılımı bozuldu, devletle iş yapan iktidara yakın zenginler oluştu. Yoksul sayısı arttı.