Seçmen bu başkanlara neden küsmedi

Seçimlerden önce İstanbul'da AK Parti çevresinde şu görüş ve inanç çok netti: "İstanbul kafa kafaya." Benim de gördüğüm, incelediğim anketlerde sonuçlar çok yakındı. Adaylar arayı açamıyor ve sonuçlar iki günde bir değişiyordu. Mesela Murat Kurum'un Gazze'ye sahip çıkma adına yaptığı o talihsiz konuşma sosyal medyada ciddi tepki gördüğü gibi anketlere de yansıdı. Önde görünürken geriye düştü. Bir hafta sonra Ekrem İmamoğlu'nun üst üste konuk olduğu yayınlardaki "bilmiyorum" ve "hatırlamıyorum" rahatlığı havayı değiştirdi ve anketlere yansıması oldu. Bu arada AK Parti adayı Kurum, "Yeniden İstanbul" söylemine dönünce anketlerde dengeleme olduğu görüldü. Kamuoyu araştırmalarından yansıyan burun buruna tabloyu dikkate alanlarda haliyle "seçim karakolda biter" beklentisi oluştu. Ben de öyle düşünüyordum. Ta ki Hakan Bayrakçı son üç günde 7 puan farklık anketi açıklayana kadar. Hava değişti. Panik başladı. "Ne oluyoruz" denildi. Bayrakçı, İmamoğlu adına manipülasyon yapmakla suçlandı. Bu arada Bayrakçı'nın yayınladığı anketin; küskün, kırgın, şevksiz AK Parti seçmenini bir kısmını tedirgin edip sandığa gitmesine neden olduğunu da bana gelen mesajlardan bizzat gözlemledim. Samet Doğan'ın küskün ve kararsız AK Parti seçmenine yaptığı sosyal medya sondajını takip edenler, yazılan samimi ifadeleri okumuştur.Ancak AK Parti çevresinde böyle bir tedirginlik yoktu. Aksine kararlılık vardı. Yine aynı anketlerden yola çıkılarak; AK Parti'nin İstanbul'daki mevcut ilçeleri koruyacağı, üstüne Küçükçekmece ile Büyükçekmece'nin kazanılacağı, Esenyurt ve Kartal'ın da "potada" olduğu düşünülüyordu. Sarıyer'den de sürpriz gelebilirdi. Bu öngörü ve beklentiler gayet mantıklıydı. Aziz Yeniay'ın sahaya inmesi hem heyecan oluşturmuş hem de de AK Parti'yi Küçükçekmece'de iddialı hale getirmişti. Üstelik DEM Küçükçekmece'de aday göstermişti. Büyükçekmece'de, Turgut Özal döneminden beri, 6 dönemdir kesintisiz belediye başkanlığı yapan Hasan Akgün'ün kaybetmesi çok normal olurdu. Esenyurt ise dikkatlerin üzerine çevrildiği en mühim ilçeydi. CHP'nin DEM ile yaptığı 'Kent Uzlaşısı' ittifakının ev sahibiydi. CHP'nin adayı DEM Parti'liydi ve bu riskli görünen tercih milliyetçi, özelde ise Karadenizli seçmeni hem CHP'den hem de İmamoğlu'ndan uzaklaştırabilirdi. Kartal'da da aynı şekilde bir CHP memnuniyetsizliği vardı ve AK Parti çevrelerinde adayları Hüseyin Karakaya'nın tahminlerin ötesinde ilgi gördüğü, ilçede çok sevildiği konuşuluyordu. Sarıyer'e gelecek olursak, yeniden aday gösterilmeyen mevcut başkan Şükrü Genç'in CHP'ye, Özgür Özel'e ve İmamoğlu'na bayrak açarak bağımsız aday olması bir kırılmaya neden olabilirdi. CHP'de olan ve AK Parti'nin kazanmayı hedeflediği bu beş ilçeyle ilgili o günlerde yapılan analizler gayet mantıklıydı. Bana bugün de siyasetin normal seyrinde çok normal geliyor. Ancak sadece İBB'de değil ilçeler bazında da AK Parti İstanbul'da ağır hasar aldı. Bırakın CHP'den belediye almayı, mevcut 11 belediyesini de kaybetti. AK Parti çevrelerinde sadece iki ilçe kritik görünüyordu. Eyüpsultan ve Sancaktepe Kaybetme ihtimaline Beyoğlu da dahildi ancak son hafta toparlandığı ve Haydar Ali Yıldız'ın yeniden kazanacağı konuşuluyordu. CHP'ye oy verenler bile; AK Parti'nin Bayrampaşa, Beykoz, Çatalca, Çekmeköy, Gaziosmanpaşa, Şile, Tuzla ve Üsküdar'ı kaybedeceğine ihtimal vermezdi. Hele de Üsküdar'ı. (Not: Beykoz'da itirazlar devam ediyor. Gaziosmanpaşa'da ise oylar yeniden sayılıyor.)Peki ne oldu Eldeki ilk ve gözle görünen veri; AK Parti seçmeni, kızdı, küstü sandığa gitmedi ve CHP adayları oylarını kısmen artırarak kazandılar. Ancak İstanbul'da AK Parti'nin yeniden kazandığı Başakşehir, Bağcılar, Güngören, Kağıthane'de farklı bir tablo var. Mesela Başakşehir'de sandığa gitme oranı yüzde 6.5 düşmesine rağmen Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu bir önceki seçime göre sadece 2 bin 500 oy kaybetmiş. İlçede, CHP'nin oyları yerinde sayarken