Siyasetse siyaset: İstanbul kimin üzerine yıkılmamalı

Depremin ardından Ekrem İmamoğlu'nun hesabından ve ağzından yapılan açıklama şöyleydi: "En büyük üzüntüm, hayatını İstanbul'u afet odaklı planlamaya adayan, bunun mücadelesini veren yöneticiler ve şehir plancılar olarak bu zor günde sizlerle olamamaktır."


Düpedüz yalan beyanda bulunmak budur işte. Altı yıllık şeceresine rağmen, verdiği sözleri tutmamasına rağmen rahatlıkla duygusal manipülasyonlar yapıyor. Oysa daha beş gün önce, Arnavutköy'de yapımına başlanan 24 bin konutluk dar gelirli vatandaşları ev sahibi yapacak projenin başlamaması için sosyal medyasından paylaşımlar yaptı. Bir de diyor ki; "yokluğumu fırsat bildiler."

Kibir, pişkinlik, işgüzarlık Ne derseniz deyin.


Bakın veriler ortada. İstanbul'un deprem çaresizliğini sağır sultan duydu. Şehirde 3,6 milyon konut var ve bunların 1,3 milyonunun dönüştürülmesi gerekiyor. Acil yıkılması gereken konut sayısı ise 650 bin. Bu acil dönüşüm için gereken para ise milyarlarca lira. Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 650 bin konutun dönüşümü için gerekli olan toplam paranın 58 milyar dolar olduğunu açıklamış ve İBB'nin iştirakler hariç yıllık bütçesinin yarısıyla beş yılda 300 bin binanın dönüşebileceğini söylemişti. Bu şu demek: Ekrem İmamoğlu sözünü tutsaydı yani bu şehre gerçekten hizmet etmek isteseydi, geride kalan 6 yılda İBB bütçesinden, -diğer yatırımları da ihmal etmeden- aciliyet olan en az 350 bin konutu dönüştürürdü. Ama yapmadı. Kaç kez söz verdi, kaç seferberlik başlattı hepsi kayıtlı. Bunun yerine, bu sözlerinin üzerine örtecek medyayı ve trolleri beslediler. 'Saraçhane'ye yani reklam ve organizasyonlara ayırdıkları bütçe 2019'dan 2025'e kadar