Sığındığım AVM'de yayınlamama sözünü verdiğim fotoğraf

Bir insan bir geceye kaç hikâye sığdırabilir bilmiyorum. Fakat ben 16 saatlik kar mahrumiyetim boyunca bir kitap dolusu olay yaşadım. En başa dönelim. Saat 15.45'te ofisten çıktım. 26 kilometrelik ve en fazla 45 dakikada biten yolculuğum 16 saat sürdü. Takip edenler görmüştür, sosyal medyadan yayınlar yaptım. Neticede eve gidemedim. Yolun yarısında aracımı güvenli bir yere park edip, kar fırtınası altında yürümeye koyuldum. Yaklaşık iki buçuk kilometre bata çıka yürüdüm. Sadece ben değil, arabaların artık ilerleyemeyeceğini anlayan yüzlerce insan sağdan soldan yola koyulmuştu.Tek başına yürüyen kadınlar gördüm. "Evladım otobüs gitmedi. Herkes indi. Buralarda cami yok mu Hem namazımızı kılalım hem de Allah'a sığınalım" diyen amca ve koluna sımsıkı tutunmuş eşine cami tarif ettim. "Burası tam olarak neresi" diye soranlara konum bildirdim. "Biz de sizinle yürüyebilir miyiz" diyen iki genç hanımefendiye eşlik ettim. İSTOÇ yolundan önce aşağıya inip, sonra da bağlantı yollarını merdiven tırmanır gibi aşıp alışveriş merkezine sığındım. Vardığımda saat 21.30'du. Mall Of İstanbul'daki tüm mağazalar kapanmıştı. Giriş kapısına yaklaşırken kafamda tek bir soru vardı; ya içeri almazlarsa Güvenlik görevlisi arkadaş "durun giremezsiniz" demedi. Eğer deseydi o an tüm takatim bitmişti zaten. Buyur etti, yol gösterdi. "Yukarıdaki kafelerden biri açık, en son çayları da vardı" dedi.Bir tek ben değildim içeri sığınan. İlk saatlerde bin kişiydik. İlerleyen saatlerinde sayı 2 bine kadar çıktı. Geleni içeri buyur ettiler, ısıtma sistemini açık tuttular. Ne bir güvenlik kaygısı dile getirildi ne de bir alan çizildi. İnsanlar AVM içinde dilediği gibi istirahat ettirildi. Mescitler yatakhane koğuşu gibiydi. Kızılay kumanya gönderdi. Başakşehir Belediyesi civardaki restoranlardan yemek yaptırdı. Güvenlik görevlisi arkadaşlar tek tek dolaşıp dağıttı.İşte gecenin o demlerinde devreye bir de ak sakallı, nur yüzlü bir abi, eşi ve oğulları girdi. Adlarını zikretmeyeceğim. Çünkü yemin ettirdiler. "Bizden bahsedeceksen, 'yolda kalmışlara Allah rızası için yardıma koşan aile' de yeter" dediler. Söz verdim. Fotoğrafları da var ama bende kalacak sadece. Ellerinde tencereler sabaha karşı 03'te geldiler. Çorba, makarna, nohut ve dolma yemekleri vardı kaplarda. Bir de dolu dolu ekmek poşetleri. Tam yirmi kişinin karnını bir güzel doyurdular. Oğulları, insanların AVM'ye sığındığına dair sosyal medya paylaşımlarımı görmüş. Bana mesaj atmış, evlerine çağırmış. Adreslerini yazmış. Ama görmemişim. Yılmamış. Annesi gece yarısı yemekler hazırlamış. AVM'ye bir kilometre uzaklıktaki evlerinden ellerinde poşetlerle karları yara yara gelmişler. Kapıdaki güvenliğe beni sormuşlar. Beklerken bu yemekleri de