Şehirlerin geleceği mi gürültü siyaseti mi

Önümüz Ramazan, ortası ise seçimler. Artık sayılı günler var ama pek seçim havası yok. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerinin henüz 9 ay önce yapılmış olması en büyük etken. Öncesi ve sonrasıyla, Türkiye tarihinin en hareketli, nabzı çok yüksek ve en çekişmeli seçimleri 14-28 Mayıs'ta yapıldı. Siyasetçiler yoruldu. Yıprandı. Haliyle halk da yoruldu. Mahalli seçimlere gidilirken, meydanlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başka lider yok. Heyecanını hiç yitirmemesi bir yana; sanki 9 ay ay önce tarihi iki seçim kazanmış, tüm rakiplerini saf dışına itmiş değil de ilk defa seçimlere giren bir genel başkan gibi Erdoğan. Muhalefet cephesi ise 28 Mayıs sonrasının hesaplaşmasıyla yeni bir sandık sınavında. Girift ilişkilerin sert ayrışmalara dönüştüğü partiler, şimdi birbirlerine muhalefet ediyorlar. Bu yeni durum; hem siyasetçiler hem teşkilat hem de taban tarafından yadırganıyor. Buradan en zararlı yine CHP çıkacaktır. Çünkü dün kendisine oy veren ve oy toplayan partilerle artık yol yürümüyor. Küçük de olsalar, ittifak ortağı partilerin azmi ve gayretinden yoksun CHP. Üstelik teşkilatında heyecan oluşturamayan yeni bir genel başkanı tecrübe ediyorlar.14 Mayıs seçimleri öncesinde bu köşede yazmıştım. Altılı Masa partilerin ve tabanlarının değil, liderlerin "siyasi ikbal" ittifakıydı. Hesap makinası siyaseti yaptılar. Kâğıt üzerinde devlet yönetmeye talip oldular. Bu doğrultuda partilerinin tabelalarını söküp, bir uçtan diğer uç olan CHP'ye taşındılar. Sonucunda da iki kez kaybettiler. Küçük partilerin beşer onar vekilden başka kazançları olmadı. Lakin tarihe "küçük hesap partileri" olarak geçtiler. Bu partiler şimdi ise yerel seçimler arifesinde CHP ile göbek bağlarını tamamen kesme ve partilerini yeniden inşa etme derdindeler. "Bizim bir genel başkanımız ve belediye başkan adaylarımız var" demenin dışında bir heyecanları ise maalesef sahaya yansımıyor.Meral Akşener ile Ankaralı bir vatandaşın, İYİ Parti'nin CHP ile ittifakı neden sürdürmediğine dair tartışması mevcut siyaset sosyolojini çok iyi özetliyor. Akşener önünü kesen vatandaşın, "(CHP ile ittifaktan) Niye döndünüz" demesine üzerine şu tepkiyi göstermişti: "Sizin için mi parti kurduk biz, millet için parti kurduk. Vermeyin bize kardeşim, CHP'ye destek verin, seçtirin. DEM'e teşekkür ediyorsunuz, bize küfür ediyorsunuz."Meral Akşener, masadan ilk kalktığında sosyal medyada çok daha ağır tepkilere maruz kalmıştı ancak sokaktan aldığı bu olumsuz geri dönüş seçmen reflekslerini okuma açısından önemli. CHP'nin üstenci bakışının sokağa yansıması. Aynı zamanda "herkes bize çalışsın, Erdoğan'ı yenelim" kolaycılığı. CHP tek başına siyaset yapamama, bir anlam ifade edememe psikolojisine teslim olmuş. 2019 yerel seçimlerinde, İYİ Parti ve HDP'ye rağmen oluşan doğal ittifakı resmileştirmelerine rağmen sürdüremediler. Şimdi ise İYİ Partisiz, merkezden sağdan kopuk ve eski HDP yeni DEM'e el açan pozisyondalar. Ortaya çıkan tabloda CHP, birçok şehirde ve seçim bölgesinde DEM'siz bir anlam ifade etmiyor. DEM de böyle bir denklemde daha fazla dışlanmak, yok sayılmayı kabullenmiyor. CHP ise daha fazla içli-dışlı görünerek, altı oka oy atma geçmişi olan,