"O gün" geldiğinde: Bir anahtarın ağırlığı

Belgesel, 2019 yılında İdlip'teki o korkunç sıkışmışlıkla başlıyor. Rejim uçakları tepede, şehre ölüm yağıyor. İnsanlar, dişleriyle tırnaklarıyla yaptıkları evlerini, "ömrümü verdim" dedikleri yuvalarını geride bırakıp sınıra, yani bilinmez bir yola yürüyorlar. Fakat giderken kapılarını kilitliyorlar, anahtarı ceplerine koyuyorlar.

O anahtar... Sadece metal bir parça değil. Bir gün geri dönme umudunun, "burası benim" demenin, toprağa tutunmanın mührü.Kendinden, eşinden, çocuklardan başka yanına alabildiğin, elde kalan tek tutunacak dal, işte o anahtar.Hatırlayalım ve yüzleşelim: Biz buralarda "Suriyeliler de çok oldu" cümlelerini hoyratça kurarken, o insanların o gecelerden birinde evlerimden çıkarken duvarlara nasıl dokunduğunu, çocuklarının oyuncaklarını nasıl geride bıraktığını düşünemedik belki de.Konforlu koltuklarımızdan ahkam keserken, bir babanın evladını bombardımandan korumak için verdiği o "gitmek mi kalmak mı" sınavının ağırlığını tartamadık.Belgesel, izleyicisini geride kalan yılların isimsiz kahramanlarından biriyle tanıştırıyor:Sabah Hemşire.Kendisi kanser hastası. Canı burnunda. Ama o, İdlip'in o soğuk, o yokluk dolu günlerinde, tek odalı derme çatma sağlık ocaklarında yeni doğan bebekleri hayata tutundurmaya çalışıyor. "Tedavi için Türkiye'de kalabilirsin" denilmesine rağmen,"Çocuklar beni bekler" deyip dönüyor savaşın ortasına.Sabah Abla'nın tek bir hayali var: Halep. O kadim şehrin kokusunu içine çekmek... Yıkıntılar arasında kalsa da doğduğu sokağı, 40 yıl emek verdiği evini görmek."O gün geldiğinde gideceğim"diyor.Diyeceksiniz ki;"Devrim oldu, savaş bitti, Esed kaybetti, Suriye halkı kazandı. Bunları neden şimdi konuşuyoruz"

Tam da bunun için konuşmalıyız. Çünkü "zafer" dediğimiz şey sadece askeri bir başarı değil, bir halkın geçmişine kavuşmasıdır. Belgeselin bu günleri de var. Emre Karapınar, aradan geçen yıllardan sonra, yani "O gün" geldiğinde o Suriye'ye tekrar gitmiş. Rejimin ölümcül baskısının kırıldığı, insanların akın akın evlerine dönmeye başladığı o anları kayda almış.

Belgeseldeki verilere göre, bir yıl içinde sadece Türkiye'den yarım milyon insan ülkesine, evine dönmüş.Ceplerinde sakladıkları o paslı anahtarları çıkarıp, kapıları açmışlar.Yıkık dökük duvarlar, ot bürümüş bahçeler... Ama "ev" işte.Belgeselin en çarpıcı detayı ise