Mina: Şeytana direniş ve sonrası

Müzdelife vakfesini yaptık. Dualarımızı ettik, saatler gece yarısını göstermek üzere. Hava sıcak. Durunca, soluklanınca yorgunluk kendini gösteriyor. Ancak kimse "Ben yoruldum" demiyor. Hacılar, haber bekliyor. Bu arada herkes çevreye yayılmış, taş arıyor. Nohut büyüklüğünde 49'ar taş toplanacak. Arayan buluyor. Gençler amcalara, teyzelere de topluyor. Fazla olanlar eksik olanlarınkini tamamlıyor. Taşlarının şeklini sevenler de var, beğenmeyip yenilerini arayanlar da... Hac ibadetinin disiplini çok farklı. Rükünler sırayla yerine getiriliyor. Farzlar, vacipler, sünnetler. Allah kullarını, bu meşakkatli yolculukta yeniden inşa ediyor. "Ey ihsan ve ikram sahibi yüce Mevla'mız! Taşına, toprağına peygamber kokusu sinmiş bu güzel şehirde, "habibim" dediğin Peygamber Efendimizin (s.a.s.) İslam'ı tebliğ etmek için çektiği çileler düşüyor hatırımıza. O'nun, 'Allah yolunda hiç kimsenin görmediği eziyetlere maruz kaldım.' deyişini hatırladıkça gözlerimiz doluyor, içimiz yanıyor, çektiği eza ve cefalar yüreklerimizi dağlıyor. Şimdi yine zamanın çileli yıllarına düştü yolumuz. Dermansız kaldı dizlerimiz, zayıf düştü yüreklerimiz. Habib-i Zişan Efendimizin (s.a.s.) dualarıyla Sana yalvarıyoruz. Bizi sahipsiz bırakma Allah'ım." (Prof. Ali Erbaş, Vakfe duası) Birazdan İrfan Açık hocamız duyuruyor: "Hacılarım! Vakit tamam, yeniden yola koyuluyoruz." Arefe günü geride kalırken Mina'da olacağız. Altı kilometrelik yolun sonunda Cemarat'ta büyük şeytanı taşlayacağız. Yolun sonunda şeytanı taşlamak olunca herkese adeta can geliyor. Amcalar, teyzeler adımlarını gayretle, imani güçle atıyorlar. Yol boyunca son telbiyeler getiriliyor. "Lebbeyk Allâhümme lebbeyk" Tünelleri adımlıyoruz. Kafilelerle tebrikleşiyoruz. Mina'ya yaklaşırken kurbanlıkların bekletildiği yerden geçiyoruz. Sabaha bizler adına Allah'a kurban edilecekler. Allah, Hz. İbrahim'e, oğlu İsmail'i kurban etmesini emrettiğinde şeytan bu emri yerine getirmelerine engel olmaya çalışmış. Bunun üzerine Hz. İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail, şeytanın bu tuzağını fark edip onu taşlamışlar. Sinsi ve büyük düşmanı gören, fitnenin önüne geçen üç kişilik direniş, karşı koyma ve protesto! Telbiyeleri sıklaştırıyoruz. İşte Cemarat göründü. Son tüneli geçiyoruz. Sağda solda çadır kampları var. Mescid-i Haram'a uzak olmasıyla birlikte, Hz. Peygamber Efendimizin sünneti doğrultusunda bayramın birinci ve ikinci günlerinde geceyi Mina'da geçirecek Hacılar buralarda kalıyorlar. Akabe Cemresi'ne yani büyük şeytana yedi taş atılacak. Hazırlanıyoruz.