Kötünün de kötüsü, son gün!
Koca bir yıl geride kaldı. Bugün son. Yarın başlangıç. Bir yerlerde okumuştum. Şöyle tevil edeyim; aralık ocak ayına ne kadar yakınsa ocak da aralık ayına o kadar uzakmış. Öyle gerçekten. 'Gassal' dizisini izlerken de bağdaştırdım bu sözü. Ölüm yaşama ne kadar yakınsa, yaşamak da ölüme o kadar uzak. Bu dünya için böyle. Ötesi ise çok yakın. Şuracıkta. Gazze gibi. Dünyanın ortasında bir şehir. Gözlerimizin önünde bir halk. Ekranlarımızın içinde türlü acılar. Ancak dünya Gazze'ye çok uzak.
Bugün 2024'ün son günü ya. Muhasebeler yapılıyor. 'En'ler listelendi. "Senin aklında ne kaldı soruları" soruldu. İlginç başlıklar çıkarıldı. "Bak ben bunu unutmuştum" dedi birileri.
Elde ne var peki Hadi bir liste de ben yapayım.
1- Gazze,2- Suriye Devrimi.Üç yok. Bende yok. Çünkü gerisi hayatın rutini. Trump seçildi tamam. Tabii ki önemli. Lakin bize ne oluyor Ertesi gün Gazze'de soykırım durmadığına göre Trump sadece seçildi. Neymiş, Amerika Suriye'den çekilmiş de devrim bu nedenle olmuş. Amerika'nın Suriye'de mecali mi kalmıştı ki çekilmesin. Çin'in yapay zekâ hâkimiyetinin korkusundan tasını tarağını toplayıp gitti işte. Mayın eşeklerinin yüzüne bile bakmadı. PKKPYD şimdi kapı kapı yeni sahip arıyor. En son İsrail'e yalvarıyorlardı. Bakın bu da önemli. Fakat listeye girmez. Türkiye canlarını okuyordu zaten. Bu arada Siyonizm'in de PKK'ya ihtiyacı var. Tıpkı Beşar Esed'den faydalandıkları gibi. O filmin sonu iyi bitti. Dengeleri gözete gözete buraya kadar. Bundan sonrası Özgür Suriye. Bu nedenle de Gazze bir, Suriye iki.
Gazze demişken. Siyonizm'in insanlığa oynadığı oyunlar bitmiyor ama. Gerçi insanlık artık bu numaraları yemiyor. Dünya İsrail'i kusuyor. Türkiye'de yayın yapan Şalom gazetesi de o kusmuklardan biri oldu. Güya soykırımı gündemden düşürmeye, örtbas etmeye çalışıyorlar. Gazete, X hesabından '2024 yılının en önemli olayı neydi' anketi yaptı önceki gün.
Şıklar şöyle:
- Suriye'de rejim değişimi,
- Trump'ın seçilmesi,
- İsrail-İran savaşı,
- Avrupa'da sağın yükselişi.
Ne yok Gazze! Geride bıraktığımız 2024 yılının her günü her anında insanların katledilmesi önemli bir olay değilmiş. Şalom cephesinden bakarsak bu vicdansızlıklarında tutarlılık var. Siyonizm için Gazze'deki insanların vahşice öldürülmesi hayatlarının rutini. Peki, Şalom gazetesini çıkaran Yahudiler Siyonist mi Yanıtını dostumuz, ağabeyimiz İbrahim Paşalı çok net vermiş: "Biz 'Her Yahudi Siyonist değildir, aman dikkat' derken şu rezalete bakın. Bir yıldır çoğu çocuk ve kadının İsrail tarafından öldürülmesi 'yılın önemli olayları'ndan değilmiş! Hannah Arendt 'kötülüğün sıradanlaştırılması'nda sizi anlatmıştı utanmazlar!"
"Dibin dibi" tam olarak bu işte. Kendisi de Yahudi olan siyaset bilimci Arendt, Naziler tarafından milyonlarca Yahudi'nin ölüme gönderilmesinin baş sorumlusu SS subayı Karl Adolf Eichmann'ı Kudüs'te yargılanırken gözlemliyor. Kötülüğün Sıradanlığı kitabında Arendt, Eichmann'ın sadist bir canavar gibi değil de "korkutucu derecede normal" bir insan psikolojisi sergilediğini söylüyor ve şunun altını çiziyor: "Bu davranış toptan bir ahlaki çöküşün gözler önüne serilmiş halidir."
Bir kişi üzerinden toplumların çöküşünü ilan edip, üzerine Holokost Endüstrisi kurarak tüm insanlığı duygusal olarak felç eden ve bu arada Filistin halkını yok etmenin sistematiğini kuran Siyonizm için de 2024 yılı geride kalıyor. Coğrafyada dengeler değişirken, zihnen işgal edilen Müslüman halkların devletleri yeniden inşa edilirken 2025 İsrail ve Siyonizm için kâbus yılı olmalı. Bu nedenle yarını, aklımızı başımıza alacağımız zaman diliminin başlangıcı olarak görmeliyiz.
İspanyol yazar Juan Goytisolo'nun insanlığa büyük hizmette bulunarak ve cesaretle kaleme aldığı Saraybosna Günlüğü'nü (Ketebe Yayınları, Kasım 2024) bitirdiğimde Gazze'yi de düşünerek çeşitli muhasebeler yaptım.
Goytosilo, Saraybosna yolunda, havaalanında gördüğü bir turist kafilesini şöyle aktarıyor: "Bir İtalyan turizm acentesi, heyecanlı dakikalar yaşamak isteyen müşterilerini bilinen güzergâhın dışında özel bir yolla savaşın yakıp yaktığı bölgelere götürüyormuş; gerçek barut kokusunu tattırıyor, sakinlerinin terk ettiği hayalet şehirlerde yıkıntılar arasında dolaştırıyor, çürümüş cesetleri, taze toprakta daha yeni kapatılmış toplu mezarları, dev ölü yığınlarını gösteriyormuş" (s.10).