Konforlu ergenlik, sorumluluk ve KYK yurtları

Ortada üç muhatap kesim var:

"Bize karışılmasın, öğrenci de veli de biziz" diyen öğrenciler…"Bu kurumun kuralları var, bizler ailelerinize karşı sorumluyuz" diyen KYK yönetimi…"Çocuğumu ben devlete emanet ettim, gece vakti yurtta olmadığını bana haber vermek zorundasınız" diyen anne-babalar…
"DEVLET NEREDE"Önce şu fotoğrafı netleştirelim: KYK yurtları birer otel değil. Özel işletme hiç değil. Devletin, ailesini geride bırakıp başka bir şehirde eğitim hayatı kurmaya çalışan gençlere açtığı, gerçek maliyeti vergilerle sübvanse edilen düşük ücretli kamusal barınma merkezleri.

Bu ne demektir KYK'nın yalnızca barınma sunmadığı, aynı zamanda öğrencilerin güvenliği, can emniyeti ve kriz, afet anlarında müdahale yükümlülüğünü de üstlendiği anlamına gelir.

O halde, bir öğrencinin gece boyunca yurda dönmemesi, KYK açısından "kişisel tercih" diyerek geçiştirilemez. Çünkü o genç sabaha kadar ortada yoksa ve başına bir iş gelmişse, ilk sorulacak soru bellidir: "Devlet neredeydi"

Bu sorunun muhatabı da doğrudan KYK idaresidir.


"REŞİTLİK" SINIRLARI KALDIRIR MIGençlerin itirazı neye Reşit olduklarını ve özel hayatlarının ailelerine bildirilmesini istemediklerini söylüyorlar. Bu itirazın duygusal bir karşılığı var elbette. Ancak burada çok kritik bir ayrım kaçırılıyor. Kimse gençlerin kimle görüştüğünü, nereye gittiğini, nasıl yaşadığını sorgulamıyor. Bildirim konusu olan tek bilgi şu: "Bu öğrenci, sorumluluğu KYK'da olan bir yurda dönmedi."

Bu bilgi, özel hayat müdahalesi gibi yorumlansa da aslında bir kamu sorumluluğu beyanı ve mecburiyet.

Eğer tartışmaların çıkış nedeni, arada yaşanan bir gecikme, olağanüstü bir durum ya da istisnai bir gecelik yurda dönmeme olsaydı, bu kadar tartışmalı bir gündem zaten yaşanmazdı. Ancak yurt bahçelerinde özel hayat protestoları yapan gençler -belki farkında olmadan- dolaylı olarak şunu istiyorlar:"Ailemden gizli, benim kontrolümde ama KYK'nın sorumluluğunda bir özgürlük anlaşması yapalım."Burada sınırı kim belirleyecek Sınır istenmiyor ama ortada bir "devlet idaresi" var. Dahası, güvenlik beklentisi var, sorumlu tutulma var.Bu tartışmayı uzaktan izleyen biri değilim. Ben de yurtta kalarak okudum. Geç kaldığım çok oldu. Bazı geceler hiç yurda gitmediğim de oldu. Bu bir itiraf değil, hayatın akışıydı. Yirmi yıl önce de olsa, sınırları aşıyorduk fakat yine de bir sınırımız olduğunun bilincindeydik.
ÖZGÜRLÜK TALEBİ Mİ ÇELİŞKİ YAMAĞI MI

Bu konuyu, İstanbul'daki vakıf üniversitesinde okuyan ve yurdunda kalan bir öğrenci kardeşimiz ile de konuştuk. Onların yurtlarında da son giriş saati 23.00. Eğer bu saatten sonra yurda dönmezler ve kendilerinden haber alınamazsa, velilere bilgi veriliyor. Eylem yapan yaşıtlarına hak verip vermediğini sordum.

Bir an durdu ve şöyle dedi: "Gençler, reşit olduklarını hissetmek istiyorlar."

Sonra ekledi: "Ama bence bunu isteyenler sorununu aileleriyle çözmeli. 'Ben reşidim, kimse bana karışmasın' düşüncesi yasal bir hak. Fakat KYK ya da diğer yurtların idarecileri de kime karşı sorumlu olacaklarını bilmeli."