***
"İSRAİL TECRİT EDİLMELİ"Bu yoğun oturumların ardından, Gazze Mahkemesi önceki gün tüm insanlık adına nihai kararını açıkladı. İlan edilen karardaki talep netti:
"Biz, faillerin ve suç ortaklarının hesap vermesini, mağdur ve hayatta kalanlara tazminat sağlanmasını, Siyonist sömürgeleştirmenin, işgalin ve apartheid'ın kök nedenlerinin ortadan kaldırılmasını, suçlu rejimin normalleştirilmesine yönelik tüm girişimlerin reddedilmesini ve nihayetinde Filistin'in özgürlüğünü talep ediyoruz. Kısacası, adalet istiyoruz."Karar, bu adalet talebini somut eylem çağrılarıyla da destekledi: İsrail rejiminin tecrit edilmesi, normalleşmenin reddedilmesi ve hesap verebilirliği zorlamak için boykotlar, yatırımların geri çekilmesi, yaptırımlar, askeri ambargolar, cezai kovuşturmalar, sivil davalar, toplumsal bilinçlendirme ve sivil itaatsizlik eylemleri...***
MASALIN SONU: KURALLAR DÜZENİ YIKILDI Londra'daki ilk toplantısını yerinden izlediğim ve sonraki süreçlerini de takip ettiğim Gazze Mahkemesi, İsrail'i yargılayacak en güçlü adalet mekanizması olarak öne çıktı. İsrail yanlısı küresel basın, duruşmaları görmezden gelse de mahkeme jürisi büyük bir cesaret ve özveri ile insanlığı şahit kılan kararlara imza attılar. Çünkü bu mahkeme, Batılı güçlerin ve suç ortaklarının kurduğu, "kurallar düzeni" masalını yerle bir ediyordu. Karar duruşması öncesinde raporların okunduğu ve tanıkların dinlendiği ilk gün salondaydım. Sonraki üç gün ise uzaktan da olsa tüm duruşmaları takip ettim. Notlarımı aldım. Bu ve sonraki iki yazıda; insanlık adına tarihe geçecek Gazze Mahkemesi'nden aktarımlar yaparak kayda alınmasına katkı sunmak istiyorum. Gazze Mahkemesi duruşmaları, yarının tarihçileri için birincil kaynak niteliği taşıyor.***
VİCDAN JÜRİSİ: FİLİSTİN DAVASINDA BİRLEŞTİLERMahkeme'nin ve oturumların başkanlığını, hayatını Filistin davasına adamış isimlerden biri, BM eski Filistin Raportörü Prof. Dr. Richard Falk 94 yaşında olmasına rağmen bu tarihi sorumluluğu üstlendi. Ancak bu mahkemenin asıl ağırlığı, oluşturulan "Vicdan Jürisi"nin kimliğinde saklıydı. Jüride kimler yoktu ki... Yazar Kenize Mourad, akademisyen ve aktivist Chandra Muzaffar, uluslararası hukukun en saygın isimlerinden Profesör Christine Chinkin, Dr. Ghada Karmi, aktivist Sami Al Arian, şair Tamim Al Barghouti ve akademisyen Biljana Vankovska... Bunlar sadece akademik unvanları olan isimler değil; birçoğu bu uğurda bedel ödemiş, kariyerlerini riske atmış, "aktivist" kelimesinin hakkını veren vicdanlı insanlardı. Dünyanın farklı köşelerinden gelmiş bu isimler, dört gün boyunca salonu dolduran uzmanları, hukukçuları ve tanıkları büyük bir dikkatle dinlediler.***
İSRAİL ATEŞKESE RAĞMEN "KANLI HEDEFİNDEN" VAZGEÇMEDİAçılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Richard Falk, neden böyle bir mahkemeye ihtiyaç duyulduğunu net bir dille özetledi. "Şu anda uyanık olmak gereken bir zamandır" diyen Falk, Gazze'deki soykırımın "tarihsel bir mesele" haline geldiğini vurguladı.
Falk'a göre, ateşkes görüşmelerine rağmen İsrail'in "Büyük İsrail" hedefinden vazgeçmediği ve saldırıların her an yeniden başlayabileceği bir süreçteyiz. Falk, İsrail'in bu "aldatıcı diplomasi" perdesinin arkasında, Filistinlileri yok etme oyununu sürdürdüğünü net olarak ifade etti. Gazze Mahkemesi Başkanı'nın en çarpıcı tespiti ise mevcut düzenin ikiyüzlülüğü üzerineydi: "İsrail'in, işlediği suçlar karşısında hesap verebileceği hiçbir mekanizma yok. Aksine, soykırımın faili ve en büyük destekçisi, dünyanın şaşkın bakışları arasında bir anda kendilerini 'barış elçisi' rolünü üstlendi."Falk, esirlerin serbest bırakılmasıyla ilgili haberlerde, iki taraftan serbest bırakılanların "farklı görüntülerinin" bile İsrail'in kendisini "fail değil, kurban olarak gösterme" çabasının bir parçası olduğunu vurguladı. BM sisteminin bu süreçte "felç kaldığını" belirten Falk, Gazze Mahkemesi'nin rolünü ise "(İsrail) devlet propagandasına ve medya kuruluşlarına karşı bir tür toplumsal direniş biçimi" olarak tanımladı.***
HUKUK SİSTEMİ NEDEN TIKANDIMahkemenin ilk oturumu, "Meclislerin Çalışmalarına Genel Bakış" başlığıyla, tam da bu soruna, yani küresel adalet sisteminin neden tıkandığına odaklandı.
Boston Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Susan Akram, UCM ve UAD de dahil olmak üzere uluslararası hukuki çerçevelerde var olan "boşluklara" ve "zayıflıklara" dikkati çekti. Akram, Gazze Mahkemesi'nin amacının da bu zayıflıkları tespit etmek olduğunu belirtti. Akram, özellikle "apartheid" (ırkçı ayrımcılık) ve "etnik temizlik" gibi suçların uluslararası mahkemelerce nasıl zayıflatıldığını, mevcut yasal çerçevelerin bu sistematik baskıyı tanımlamakta nasıl yetersiz kaldığını delilleriyle sundu.ABD'li insan hakları avukatı ve eski BM yetkilisi Craig Mokhiber ise daha keskin bir tespitte bulundu. Mokhiber, "İsrail'in suçlarının canlı bir şekilde yayımlanmasına rağmen uluslararası sistemin açık beyanı Filistin'deki soykırımı durdurmayı başaramadı" dedi. Mokhiber, bu başarısızlığın tesadüfi olmadığını, yıllardır süregelen "sömürgeci mülksüzleştirmenin" ve "yerleşimci-sömürgeci gücün" yerleşik yapısının bir sonucu olduğunu anlattı. Mokhiber'in işaret ettiği gibi,
17