Hayırlı olsun, 2023'te referanduma gidiyoruz

Altı muhalefet partisinin 28 Şubat'ta yayınladığı güçlendirilmiş parlamenter sistem bildirisinin yansımalarını takip ettim. CHP öncülüğünde bir araya gelen partiler, bildiriden önce, "28 Şubat" gününde ittifak yaparak kamuoyunu şaşırtmışlardı. 'Neden 28 Şubat' sorusu çok dillendirildi. Bu sorunun yanıtını 28 Şubat darbesinin medya ayaklarından Cumhuriyet gazetesi de aramış ve altılı masadan gelen "açıklamanın 28 Şubat'ta yapılacak olması büyük kazanım. Bu aynı zamanda sembolik" cümlesini başlığa çekmişti. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi ve darbeler geçmişi açısından sembolik karşılığı olan günde yapılan törende 28 Şubat'a ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadı. Yorumlamaya açık atfetme bile olmadı.Törenden sonra yayınlanan mutabakat metninde kelime araması da yaptım, 28 Şubat geçmiyor. Sadece bir yerde "darbe" kelimesi geçiyor. Parlamenter sisteme geri dönmek için bir araya gelen ve aralarında anlaşma yapan partilerin ortak metninde; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilen 2017 yılındaki referandumun 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki olağanüstü hal şartlarında yapıldığına dikkat çekiliyor. Özetle altı parti; 28 Şubat günü ne 28 Şubat'a ne de Türkiye'nin darbeler geçmişine değinmeden yeni bir sayfa açma vaadinde bulundu. Uzlaşma metnine geçmeden önce kamuoyu yansımalarına değineceğim. Sosyal medyada büyük bir gürültü olması bekleniyordu. Benim de beklentim bu yöndeydi fakat sönük geçti. Bunda savaşın etkisi var elbette. Tüm dünya ve Türkiye Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını sosyal medya üzerinden canlı takip ediyor. Etiketler, trend başlıklar ve gündem de haliyle savaş krizi yayınına rezerve edilmiş oldu. Başta CHP'li seçmenler olmak üzere diğer parti destekçileri de hayal kırıklığına uğradıklarını yazdılar. Neden ertelenmediğine dair çok eleştiri okudum. Bir de eski gazeteci Zafer Arapkirli'nin koruma ve danışman çokluğuna dair eleştirisine gelen tepkilere baktım. 'Bu eleştirinin sırası mıydı şimdi' denilerek neredeyse linç edildi. 28 Şubat günü, 'sırası mıydı' denilen bir diğer eleştiri de eski Başbakan Tansu Çiller'den geldi. 28 Şubat'ın yıl dönümü nedeni ile gazetemiz Yeni Şafak'a konuşan Tansu Çiller'in iki bölüm halinde yayınlanan açıklamaları hayli ses getirdi. Öyle ki 6'lı masanın önüne geçti. 28 Şubat döneminde Başbakan Yardımcısı olan Çiller, hem 25 yıl önce yaşananları anlattı hem de altı partinin parlamenter sistemi umut diye sunmasını eleştirerek "millete ihanet" dedi. Adnan Menderes ve Süleyman Demirel'in tek başına iktidar olmalarından sonra yaşananları hatırlatan Tansu Çiller'in "en büyük endişem parlamenter sistemde koalisyonlara geri dönmek. Bunu sadece yaşadığım için söylemiyorum, rakamlar da bu endişemi destekliyor. Koalisyonlar genelde bir önceki darbelerin ürünü oluyor. Ve her kesintiden sonra koalisyonlar ortaya çıkıyor" sözleri bana kalırsa masanın tam ortasına düştü. Mutabakat metninden de anlaşılıyor ki; 6'lı