Son iki yıldır Filistin halkının yüz yılı aşan trajedisine ayna tutan romanları, hikaye ve biyografileri okumaya gayret ediyorum. İşgal edilmeyi, yerinden yurdundan edilmeyi, sürgün hayatını, direnişi ve ölümü öldürme inancını zihnimde pekiştirmeme ve İsrail'in terör, gasp ve soykırımlarını sosyal mühendislikle nasıl beslediğini idrak etmeme yardımcı oldular.
Radva Aşur: Tanturalı Kadın, Hacı Emin el-Hüseyni: Kudüs'ten Beyrut'a, Peren Bir Saygılı Mut: İzzettin El Kassam, Kenize Murad: Toprağımızın Kokusu ve son olarak beni hayli sarsan Nathan Thrall'in Âbid Selâme'nin Hayatından Bir Gün romanını bitirdim. Kitap, İsrail-Filistin meselesinin tarihini çok katmanlı bir analizle, insan hikâyeleri ve büyük siyasal kararlar arasındaki gerilimler üzerinden anlatıyor. (2024'te Pulitzer Ödülü alan roman hakkında daha sonra tafsilatlı bir yazı yazacağım mutlaka.)Okuduklarımdan neler mi öğrendim İsrail'in neyle, nasıl yenilebileceğine dair düşüncem netleşti. Öncesinde ise şu noktada durmalıyız: Siyonizm inancının bir barış görüşmesi dahilinde asla anlaşılamayacak, kağıt üzerinde anlaşılsa bile sözüne hiçbir koşulda sadık kalmayacak, iki devletli çözümü hiçbir zaman ve şartta kabul etmeyecek, Filistin halkını tümden yok etmeyi tek ve nihai hedef belirlemiş, bu doğrultuda verilecek iyi niyetli bir yaklaşıma bile tahammül etmeyen katılıkta olduğundan emin olmalıyız.
Tüm insanlığın karşısında kararlı, inançlı ve güçlü bir din devleti var. İsrail'in karşısında ise sadece Filistinliler, Gazze halkı duruyor. Kararlı, inançlı ve imanlarından başka güçleri olmayan cesur insanlar. Dünyanın geri kalanı olarak bizler ise oyalanmakla meşguldük. Hala meşgulüz lakin bir silkelenme de söz konusu. Gazze'ye gidecek bir yol arayışıyla yola düşülmesinden söz ediyorum. Dünyada İsrail'in belki de en fazla çekindiği ve olmasını istemeyeceği bir uyanış yaşanıyor. Bir cesaret kuşanılıyor.
İnsanlık, İsrail'in ördüğü korku duvarlarını aşarak Gazze'ye ulaşacak yol ve yollar arayışında. Önceki gün Akdeniz'de alıkonulan Madleen gemisi, 12 kişilik mürettebatıyla bizlere bir rota oluşturdu. İsrail'in gemiye müdahalesi ve içindekileri kaçırması "teslim" olma ya da başarısız bir girişim değildi. Aksine hem Gazze yolunun yol haritasıydı hem de İsrail'in, devletlere değil de "insanlık ittifakına" yenilebileceğini ortaya koydu.
Peki bu nasıl olacak Soykırımın 600'üncü günleri geride kalırken hiçbir siyasi ve ticari yaptırımı muhatap bile almayan İsrail'i sıradan insanlar durdurabilir mi
Eğer kelimenin tam anlamıyla, ruhlara sirayet eden bir "insanlık ittifakı" kurulursa ve tek hedefi İsrail'in önüne dikilmek olursa dünyanın seyr-i seferi değişebilir. Madleen'in yola çıkması ve Gazze'ye dümen kırması bir eşikti. Eğer 12 kişi, İsrail'in tıpkı Mavi Marmara gemisindekileri katlettiği gibi kendilerine de saldıracağını hesaba katarak Gazze'ye ulaşmak için denize açıldıysa, bu cesareti binlerce, yüzbinlerce kişi de ortaya koyabilir.