Falan filan başkan

İstanbul'un birkaç saatlik kar yağışına teslim olması şunu bir kez daha gösterdi: Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'u yönetmek gibi bir ideali gerçekten yokmuş. Peki, 16 milyon İstanbullunun gözlerinin içine baka baka ne yapmaya çalışıyor Tüm bu yaşadıklarımız normal mi Bakmayın, besledikleri trol ordularının sosyal medyada estirdikleri sahte rüzgâra. Herkes şaşkın. Kar yokken tuzlama araçlarıyla gövde gösterisi yapan İBB, 3-5 santim kara teslim etti şehri. Trollük yapmak zorunda bırakılan, savunma yaparken boşa düşürülen gazetecileri, sanatçıları ve siyasetçileri de şoka uğradı. Nasıl şaşkın olmasınlar İmamoğlu, önceliği İstanbul'un acil sorunlarına değil de İngiltere Büyükelçisi ile yemekli buluşmaya verdi. Neden şaşkın olmasınlar Ertesi gün soluğu FOX TV'de alıp, "İstanbul'un en büyük karla mücadelesini yapan, şehrin içerilerinde, ana arterlerinde falan filan biziz" dedi.Sizler için tekrar olacak belki ama derli toplu olarak kayıtlara geçmesi için şu zaman çizelgesini ortaya koymak gerekiyor. Kar fırtınası 24 Ocak Pazartesi günü saatler 15.30'u gösterirken şehri teslim almaya başlamıştı. Tipi, Arnavutköy, Beylikdüzü ve Başakşehir ilçelerini aşmış tüm Avrupa yakasını etkisi altına almaya başlamıştı. İmamoğlu, İngiltere Büyükelçisi ile buluşmak için Rumeli Kavağı'ndaki balık restoranına gittiğinde saatler 17.47'ydi. İstanbullu da işte bu dakikalarda kar fırtınası ile mücadele etmeye başlamıştı. Ben de yolda kalanlar arasındaydım. Saat 17.38'de Twitter'dan yaptığım yayında bir buçuk saattir trafiğin hiçbir şekilde ilerlemediğini ve insanların artık arabalarından inip yürümeye başladığını söylemişim. İmamoğlu ise iptal etmediği yemekten saat 20.49'da ayrılmış. Aynı dakikalarda yani saat 20.50'de arabayı geçidin altına bırakıp yürümeye başladığımda bir canlı yayın daha yapmıştım sosyal medyada. İmamoğlu-Dominick Chilcott buluşmasının fotoğrafı 20.40 sıralarında sosyal medyaya düşmüş. Yani yemek devam ederken. Fotoğraf ortaya çıkmasa yemek daha da uzar mıydı bilmiyoruz ama masadan panikle kalktıkları biliniyor. Fakat önemli ve sarsıcı olan şu; şehrin belediye başkanı, şehrin insanları yollarda perişan olmuşken karla mücadelenin başında değil de gelmesi-gitmesi hariç üç saat boyunca yemekteydi. Öyle '19 saat çalıştım. Acıktım. Bu arada bir saat mola verdim' duygu sömürüsü yapılacak ve anlayışla da karşılanacak bir olay değil yaşadıklarımız. Ekrem İmamoğlu 'İstanbul ve İstanbullu o esnada umurumda değildi' diyemez elbette ama ortaya çıkan fotoğraflar bunu açıkça söylüyor. Bir saat değil, yoluyla birlikte en az 4 saat ortalarda yoktu. İstanbul, tam da bu zaman diliminde kara saplandı. 'İstanbul'un kaybedecek bir dakikası yok' diyen İmamoğlu, yönettiği şehrin esaret yaşadığı akşam 4 saat ortadan kayboluyor ve bunun çok normal olduğunu savunuyorsa, İstanbul'u elinin tersiyle bir kenara itmiş demektir. Hangi büyük amaç için bu kenara itme Şunun altını çizelim; Ekrem İmamoğlu'nun