Botlara söven Don Kişotlar

Elon Musk, Twitter'ı satın alma sürecinde düşeşçi tüccar refleksiyle "kötü mal" stratejisi uygulamıştı. 2022 yılının mayıs ayında, 44 milyar dolarlık satın alma anlaşmasını feshetmiş ve Twitter ile davalık olmuştu. Ancak vazgeçmiyordu. Amerikan siyasetine yön veren ve Donald Trump'ı başkanken sansürleyen platformu alarak hem intikam alacak hem de yeni dönemin ilk politik tavrını ortaya koyacaktı.

Twitter'ın kamuoyunu sabote etme gücünün çok farkındaydı ve bunu etik olmayan yöntemlerle nasıl yaptıklarını biliyordu. Kamuoyu desteğini ise Twitter'da arıyordu. Bunun için de platformun Demokrat Parti destekçisi patronlarını köşeye sıkıştırarak, "bot hesaplar" kartını devreye sokmuştu. Musk'a göre Twitter'ın günlük kullanıcılarının en az yüzde 5'i sahte ya da spam hesaplardan oluşuyordu. Yönlendirmeli anketler yapıyor ve milyonların "evet spam" yanıtı ile yeni söylemler geliştiriyordu.

Öyle ki Musk'un satın alma anlaşmasının geçici olarak askıya aldığını ilan etmesi ile Twitter hisseleri yüzde 15'ten fazla değer kaybetmişti. Çünkü ortada kullanıcıların güvenini zedeleyecek ciddi bir açık vardı ve Musk da -üzerinde tepinircesine-, Twitter'ı satın alma hedeflerinden birisi olarak platformdan spam mesaj göndermek için kullanılan profilleri yasaklamak istediğini açıklamıştı.

Tesla'nın CEO'su, Twitter'ı satın alırken yaşanan bu gelişmelerle beraber aşırı politize hale gelen platformu "dijital bir halk meydanı" haline getirmek istediğini de ilan etmişti. Musk haklıydı ve vaadi Amerika kadar Türkiye'de de ses getirmişti. Türkiye açısından bakılırsa, Twitter'ı en aktif kullanan ülkeler arasındaydık, yaklaşan 2023 seçimleri öncesinde böyle bir temizlik ve manipüle edilmemiş bir gündeme çok fazla ihtiyaç vardı.

Tam burada aklımıza; 2021'in ağustos ayında Türkiye'nin birçok noktasında çıkan ve daha çok 'Manavgat Yangınları' olarak kayıtlara geçen süreçte Twitter'da; "Help Turkey" ve "Global Call" etiketleri ile başlatılan küresel yardım çağrıları gelecektir. Türkiye'yi yangınlar karşısında çaresiz gösteren bu kampanya gerçek insanlar tarafından başlatılmış, ünlüler tarafından yayılmış fakat küresel gündemde yer bulması bot hesaplarla sağlanmıştı.

Yani, Türkiye'yi yangınlarla eş zamanlı sosyal medya kaosuna sürükleyen kampanyanın arkasında bilgisayarlar vardı. Bütün bu kurgu, sonrası için ürkütücü izler taşıyordu ve nitekim 2023 yılının mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ana muhalefet partisi CHP'ye hizmet ettiği belirlenen 40 milyon sosyal medya kullanıcısına aynı anda ulaşabilen devasa trol ağı deşifre edilmişti.

İşte Elon Musk Twitter'ı böylesi bir gündemde yumuşak karnından vurarak satın almış ve şirketin eski yöneticilerinin "sansür politikası", "gölge yasaklama yöntemleri" "kara listeler oluşturma" ve "FBI ile iş birliği" dahil birçok başlıkta ifşaatta bulunmuştu.

Yer yerinden oynayacak diye beklerken sonrası gelmedi. Elon Musk, sadece babası zengin olanların alabileceği dünyanın en pahalı oyuncağını hoyratça kullanan, parçalarını söküp takan çocuklar gibi Twitter'ın tüm kodlarıyla oynadı. Mavi tikleri paraya dönüştürdü, en önemlisi de platformun önüne dahi geçen mavi kuşu öldürdü ve nihayetinde Twitter'ın adını da silerek X'leştirdi. Platformu botlardan ve spamlardan temizleme sözünü ise yerine getirmedi. Çünkü elinin altındaki bu "güce" ihtiyacı vardı. Twitter'ın toplumsal hareketlerdeki rolü ve psikolojik harp süreçlerindeki etkisini çok iyi bildiği için Trump'ın 2024'teki rövanş seçimlerine, yeni mühendis kadrolarıyla lakin eskisinden daha da artan bot hesaplarla gidildi

Yayımlanan son araştırmalar ve medya raporlarına göre X'teki bot hesapların oranı yüzde 15'lerin üzerine çıkmış durumda. Artık herkes biliyor ve kabul ediyor ki, X'teki bot ağları demokrasiler için açık tehdide dönüştü.

Ve Türkiye… Gezi kalkışmasından beri Twitter merkezli gündemlerin esareti altına alınmış bir ülkeye dönüştük. Aslında gündemimizi ve kamuoyunu yönetme, belirleme gücünü ellerimizle Amerikan istihbaratının her an müdahil olduğu platforma teslim ettik. Başta medya olmak üzere, siyaset kurumları ile bürokrasinin yoğun ve sürekli "beslemeleri" Twitter'ı vazgeçilmezler listesinin başına taşırken; beraberinde gündem obezi bir toplum da el birliği ile inşa edilmiş oldu.