Terörsüz Türkiye süreci koca bir tiyatro mu

2009-2015 yılları arasında ülkemizi yangın yerine çeviren terörün sosyolojik ve ideolojik anlamda bitirilmesine yönelik başlatılan çözüm sürecini bilmeyenimiz yoktur.

Akil insanlar heyeti oluşturulmuş,

Şark vilayetleri karış be karış gezilmiş,

Kanaat önderleri ile fikir alışverişinde bulunulmuş,

Maalesef "çukur eylemleri" ile son bulmuştu.

Buna rağmen umutsuzluğa düşmeden terörün sonlandırılabilmesi,

Ülkemizde kardeşlik duygusunun pekiştirilmesi,

Ve bölgesel barış ve huzurun tesisi için;

Öncekinden biraz farklı "Barış Süreci" adlı yeni bir adım atıldı ülkemizde.

Devlet bahçeliden gelen bu adım çok anlamlıydı.

Etnik bir söylemden sıyrılıp

Farklı etnik ve mezhepsel anlayışta birlikte yaşamak zorunda olduğumuz vatandaşlarımızla yeni bir kardeşlik anlayışının tesisi için atılan bir adım…

Bizi Avrupa'ya medeniyet dersi vermiş ecdadımızdan koparan,

İstanbul'un fethinde, Viyana önlerinde, Çanakkale'de, Yemende omuz omuza şehadete yürümüş halkları birbirine düşman kılan ırksal milliyetçilik anlayışından uzaklaştıran,

Türk, Kürt, Arap kardeştir. Hep birlikte Türkiye'yiz anlayışını hedefleyen bir adımdı "Terörsüz Türkiye" sloganı!

Öyle ya; "Biz ümmeti Muhammed" değil miydik

Bunun için İmralı'dan, Kandil'den ve PKK'nın diğer bileşenlerinden gelen olumlu havanın etkisi ile 11 Temmuz 2025 Cuma günü silahlar yakıldı.

Gerçekte yaşanan tarihi bir andı.

Türkiye ve bölgemiz için yeni bir umut!

Ama her ne hikmetse bazı çevrelerce süreç sabote edilmek istendi.

Asker, bürokrat, kanaat önderi konumunda olan stratejist akıl ile toplumsal etkiye sahip bazı isimler bu süreci;

Bir tiyatroya,

Bir sahne şov'una,

Benzeterek Türkiye'yi daha derin tehlikelere sevk ettiğini iddia etti.

Ancak gerçek elbette öyle değildi.

Çünkü dünya literatüründe terörün ideolojik ve sosyolojik yapılanması tasfiye edilmeden terörün tamamen bitirilmesi mümkün değildir.

Terörün ideolojik ve sosyolojik anlamda sona erdirilmesinin başında örgütün harekât sahasının daraltılması, halk desteğinin kesilmesi ve uluslararası diplomasi ile üçüncü ülkelerin desteğinden mahrum bırakılması gerekirdi.

Nitekim öylede oldu.

PKK'nın kendini fesih kararı tam burada gizli.

Türkiye'nin Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği askeri operasyon ve harekatlar örgütün hareket kabiliyetini yok etti.