Siyasal İslamın 'Batıcılık' çelişkisi ve AKP

Siyasal İslam bu coğrafyada hep "Batıcı" olmuştur. Bu, stratejik değil, "taktik bir Batıcılıktır".Stratejik olarak "Batılı değerler düşmanı" olmasına karşın, taktik olarak "Batıcı"dır. Çünkü yaşayabilmesi, ayakta kalabilmesi Batı'nın desteğine ve onun maşası olarak kalmasına bağlıdır. Son 200 yıldır Ortadoğu coğrafyasında bu düzen Afganistan'dan Körfez'e, Somali'den Libya'ya kadar değişmemiştir.Çöken Osmanlı, Avrupa'nın sömürüsü altına giren son dönemi, siyasal İslamcı dayanaklar sayesinde, "Batıcı" dayanaklar sayesinde (ve yüzünden) çöküşü ve "paylaşılmayı" yaşamıştır.Atatürk Türkiyesi bu kısır döngüyü bozan tek bölge ülkesi oldu: Atatürk "Batıcı" değil, Batılı çağdaş değerler ile Doğu'yu birleştirebilip bir sentez yaratan bir zihniyeti ortaya koymuştur. Bu nedenle de "Batıcılar" ve siyasal İslamcılar tarafından düşman ilan edilmiştir. Kuruluş ve kurtuluşta "toprak reformunun" gerçekleştirilememesi, "toprak ağası-dinci ortaklığının güç kazanmasına ve emperyalizm desteği almasına yol açtı."Türkiye'de bugün geldiğimiz kısırdöngünün de esas nedeni budur.NATO VE AKPHaftanın gündemi, AKP'nin İsveç ve Finlandiya'ya NATO vetosunu kaldırılmasına gelince, malumun ilamından başka bir şey değildir: Siyasal İslam "Batıcı" ise "Natocu" da olmak zorundadır. DP döneminde hangi iç odakların Türkiye'yi, Soğuk Savaş'ın çılgın kutuplaşmasının bir kanadına sürüklediğini anımsayalım. Bizimle hiçbir ilgisi bulunmayan Kore Savaşı'na, hangi koşullarda, Ankara'da ite kaka, anayasaya aykırı bir biçimde asker gönderdiğimizi anımsayalım.Rahmetli dayım avukat Sadettin Gündüz karşı çıktığı için göz altına bile alınmıştı. AKP iktidarı (ve Erdoğan) "Batıcı" olmak zorundadırlar. Siyasal İslamın kaderi buna bağlıdır.Batıcılık, "Batılılık" değildir. Son iki yüzyılda Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar, Araplardan Türklere ve İranlılara bu gerçeği göstermiştir.AKP