Beyrut, Kıbrıs ve Hatay'ın güneyi

1975-1980 Lübnan iç savaşı sırasında, o zaman Ortadoğu'nun Paris'i sıfatı bile yakıştırılan Beyrut'un kaçakçıları ve mafya patronları Kıbrıs Adası'na göçtüler. Bölgesel uyuşturucu, silah ve sigara kaçakçılığını buradan yürütmeye başladılar.KKTC yoktu, ortak "Kıbrıs Cumhuriyeti" vardı. Atina'daki faşist Albaylar Cuntası'ndan Makaryos'un yakın çevresindekilere: geçiş bölgesi Doğu Akdeniz'in illegal ticareti adaya kaydı. "Kıyı ötesi" kabul gören ada, küresel bir mafya ve kaçakçılık merkezi oldu.1974 Kıbrıs Barış Harekâtı yalnız Kıbrıs Türklerini kurtarmakla ve Atina'daki Albaylar Cuntası'nı devirmekle kalmadı, Türkiye'nin (ve TSK'nin) Kıbrıs'ın kuzey bölümünde egemen olması ile illegal faaliyetler sınırlandı. Kaçakçılar diğer Akdeniz adalarına kaydılar. Ama Sicilya, Malta, Girit, Rodos çok çok eskilerden beri, kaçanların ve kaçırılanların geçiş alanları olmayı hep sürdüregelmişlerdir. Uyuşturucu, silah, sigara, içki kaçakçılığının "istasyonları" olmuşlardır.Daha doktora öğrencisi iken, 1964'te, AESEC stajyer öğrencisi olarak, "Kibuts"ları incelemek üzere, Adana vapuru ile Hayfa'ya giderken Magosa'da Rumlar, vapuru limana almamışlardı. İnsan kaçakçılığından uyuşturucuya her şey iç içe geçmişti. 20 Temmuz 1974'ten sonra KKTC'de barınamadılar, Rum kesimine geçtiler.1990'lı yıllarda "arabulucu" Richard Hallbrook'un hissedarı olduğu "Boston" bankası bile Rum kesimi üzerinden karapara aklıyordu, Bıçak Sırtı köşemde defalarca yazmıştım.VE BUGÜN, YENİ KIBRIS HATTI1974'ten ve KKTC'nin 1983'te ilanından bugüne çok şey değişti. Turizm, oteller, ulaşım olanakları, kumar oyunları çok gelişti. Türkiye'de barınmakta zorluk çeken kimi illegal figürler Kıbrıs'ta mekân tutmaya başladılar. İç kavgalarını adaya yansıttılar.Hele Ankara-Lefkoşa arasındaki ilişkiler soğuyunca ve bozulunca, bu odaklar, "çürüme ve bozulmalardan yarar sağlamaya başladılar." Kimi siyasilerin yakınlarından "profesyonel illegallere" kadar Kıbrıs'ı Malta, Sicilya, Man adaları gibi kullanmaya başladılar.Türkiye'nin bugün, Türkiye olarak yaşamakta olduğu siyasi ve iktisadi zaaflar, adaya daha şiddetli bir biçimde yansımaya başladı.2003'te "Bu iş Denktaş'la yürümez, 40 yıllık Kıbrıs politikamız değişecek" diyenler, KKTC'deki kirli figürlerin, Türkiye'nin iç siyasal politikasına katılmasını sağladılar. Aynı zamanda