Ramazan gelmeden fiyatlar kontrol altına alınırdı

Osmanlı döneminde ramazanda halkın sıkıntı çekmemesi için gıdaların satılacağı fiyatlar devlet tarafından belirlenir ve bu fiyatların üzerinde satış yapılmaması için görevliler teftişlerde bulunurlardı. Osmanlı padişahları da durumu yakından görmek için kılık değiştirerek halkın içinde dolaşırlardı

Osmanlı İmparatorluğu'nda ramazan ayı yaklaştığında en başta devlet hazırlıklara başlardı. Bütün devlet daireleri kendilerine düşen işleri yerine getirmek için koşuştururlardı.
İmparatorluğun başkentinde ramazan ayında yaşanacak bir sıkıntı aynı zamanda halife de olan Osmanlı padişahının otoritesini zedeleyebileceği için her şeye dikkat edilirdi.
Ramazan geldiğinde en başta padişah bizzat yazdığı emirlerle, yani hatt-ı hümayunlarıyla yapılması gerekenler konusunda sadrazama emir verirdi.
Bu hazırlıklar ramazandan önceki şaban ayında yapılırdı.

Küçüksu Mesiresi'nde eğlenen kadınlar.
YİYECEKLERE ZAM YAPILMAZDI

Ramazanda halkın sıkıntıya uğramaması için devletin üzerinde durduğu en önemli mesele yiyecek sıkıntısı çekilmemesi ve gıda fiyatlarının artmaması idi.
Ramazan ayı dolayısıyla gıdaların satılacağı fiyatlar devlet tarafından belirlenir ve bu fiyatların üzerinde satış yapılmaması için görevliler teftişlerde bulunurlardı.
Devlet tarafından tespit edilmiş gıda fiyatları bir liste hâlinde bastırılarak dağıtılırdı.
Üzerinde en çok durulan iki yiyecek vardı: "Ekmek ve et." Ramazan dolayısıyla çıkarılacak ekmek, simit ve çöreğin ne şekilde ve içine neler konularak pişirileceği devlet tarafından kararlaştırılarak fırıncılara duyurulurdu.
Ramazanda satılacak ekmek numunesi padişaha gösterilerek onayı alınır, daha sonra fırıncılardan ekmeğin belirlenen numuneye göre hazırlanması istenirdi. Aynı zamanda satılacağı fiyat da şaban ayının son günlerinde fırıncılara ilan edilirdi.
Önemli bir diğer gıda maddesi olan etin üzerinde de sıkı sıkı durulurdu. Osmanlı döneminde en çok tüketilen et, koyun eti idi. Sığır eti lezzetli olmadığı için kullanılmazdı. Tavuk da kısmen kullanılırdı.
Halkın ramazanda artan et ihtiyacının karşılanması ve et sıkıntısı çekilmemesi için özellikle Trakya'dan İstanbul'a koyun getirtilirdi. Yiyeceklerle ilgili zam yapılması gereken bir durum varsa, uygulanmaz, zam ramazan ayından sonraya ertelenirdi.
Osmanlı döneminde bir iftar.
PADİŞAH TEBDİL-İ KIYAFET GEZERDİ
Osmanlı padişahları, halkın durumunu yakından ve aracısız görmek için "tebdil gezileri", yani kılık değiştirerek padişahlıklarını gizleyip halkın içinde geziler yaparlardı.
Birinci Abdülhamid, sık sık tebdil gezen padişahlardandı. Sultan, ramazan geldiğinde bu gezilere daha fazla önem verirdi. İlki arife günü olmak üzere ramazanda üç gün genelde ulema kılığına girerek halkın içinde dolaşırdı.
Sabah namazıyla saraydan çıkan padişah, ikindi vaktine kadar gezer ve özellikle halkın temel ihtiyaç maddeleri olan et, ekmek ve yağın fiyatlarını kontrol ederdi.
Birinci Abdülhamid, halkın temel ihtiyaç maddelerini teminde güçlük çekmemesi için özellikle ramazandan önce sadrazama arka arkaya emirler gönderirdi.
Mahyaları yakılmış bir cami.
YOKSUL SOFRALARI ŞENLENDİRİLİRDİ
İstanbul'da Fatih ve Bayezid camilerinin avlusunda kurulan tezgâhlarda yiyecek satılırdı.
Evler baştan aşağı temizlenirken, bir taraftan da ramazan hazırlığı için alışverişler yapılırdı.
Zenginler, yoksulların ihtiyaçlarını da görürdü.
Medrese öğrencilerine ve tekkelere de, "Ramazaniye" diye anılan yiyecek gönderilirdi.
Ramazan, bereket ayı olarak görüldüğünden yoksul sofralarının şenlenmesine çok önem verilirdi.
Ramazan tembihnamesi.
RAMAZAN EMİRLERİNE UYMAYANLAR EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILIRDI