Osmanlılar, Hürmüz için yoğun mücadele vermişti

İsrail'in İran'a saldırısıyla gündeme gelen ve günümüz petrol ticaretinde önemli bir yere sahip olan Hürmüz, 16. yüzyılda stratejik bir noktaydı. Osmanlılar, bölgeye hâkim olmak için "Portakal melunu" olarak nitelendirdikleri Portekizlilerle büyük bir mücadeleye giriştilerse de istedikleri neticeye ulaşamadılar

16. yüzyıla kadar Hürmüz olarak ifade edilen yer, Hürmüz Boğazı'nın doğu sahillerinde yer alan Minab Nehri'nin denize döküldüğü limandı. Burada yaşayan halk 1300'de Moğol istilası sebebiyle boğazın kuzeyinde yer alan Cerun Adası'na nakledilince ada Hürmüz olarak anıldı. Bugünkü Hürmüz Adası, Umman Denizi'ni Basra Körfezi'ne bağlayan boğazın kuzeyinde yer alır. Umman Körfezi ile Basra Körfezi'ni birbirini bağlayan boğaza da Hürmüz Boğazı adı verilir.
Bölge tarih boyunca büyük devletlerin mücadelesine sahne oldu. Mustafa Bilge, İdris Bostan, Cengiz Orhonlu, Salih Özbaran ve Ertuğrul Önalp'ın Osmanlılar'ın bölgedeki mücadeleleri hakkında araştırmaları vardır.


Seydi Ali Reis'in Portekizlilerle savaşı.

PORTEKİZLİLER ELE GEÇİRDİ
Papa VI. Alexander'in aracılığıyla İspanyollar ile Portekizliler arasında Yeni Dünya'nın paylaşılmasını öngören 1494'te Tordesillas Antlaşması imzalandı. Portekizlilerin hedefi Doğu Hindistan'dı. Portekizliler, Asya'nın zenginliğine ortak olmak ve Hıristiyanlığı yaymak istiyorlardı. Doğu'daki Hıristiyanlığın temsilcisi olduğuna inandıkları hayali Hıristiyan hükümdarı Prester John'u da bulmayı amaçlamışlardı.
Vasco da Gama, 1498'de deniz yoluyla Doğu Hindistan'a ulaştı. Portekizliler, baharat ticaretinde etkili olan bölgeleri ele geçirerek yüzyıllardır Levant'a giden baharatı Lizbon'a götürmek için faaliyetlerine başladılar. Deniz trafiğini kontrol edecek stratejik noktalara hâkim olmayı amaçladılar. Hindistan'dan başlayan ve Basra Körfezi, Kızıldeniz yolları ile Osmanlı ve Avrupa ülkelerine devam eden ticaretin kilit noktalarını Hürmüz ve Aden limanları oluşturuyordu.
Hürmüz her ne kadar doğal kaynaklardan mahrum olsa da Basra Körfezi'nin giriş ve çıkışının kontrolünü sağlayan önemli bir adaydı. Ayrıca Umman sahillerindeki Maskat ve Kalhat limanlarını da kontrol ediyordu. Portekizlilerin Basra filosunun komutanı Afonso de Albuquerque, 1507'de Hürmüz'ü kuşattı, ancak başarısız oldu. Portekizlilerin yedi yıl sonraki kuşatmalarında ada işgal edildi.
Adanın hâkim noktasında muhkem bir kale inşa ederek hâkimiyetlerini güçlendirdiler. Hâkimiyetlerini Basra Körfezi ve Hindistan kıyılarına kadar genişleten Portekizliler, Hint ticaretinin kontrolünde söz sahibi olurken stratejik noktaları da ele geçirdiler. Bu gelişmeler Müslümanların aleyhine gelişen bir durumdu.


Osmanlı filosu.

GÜÇ TERAZİSİ DENGELENDİ
Portekizliler'in Hürmüz'ü ele geçirmesi bölgedeki ticareti akamete uğrattı. Hindistan malları Lizbon'a taşınırken Kahire'de ticaret durdu. Portekiz tehdidi karşısında Gucerat Sultanı Muzaffer Şah ile Yemen Sultanı Âmir bin Tahir'in Memlük Sultanı Kansu Gavri'den yardım istemesi üzerine Selman Reis, 1511'de Osmanlı Devleti adına Mısır'a gitti. Osmanlılar bu dönemde Memlük Devleti'yle çekişseler de kutsal toprakların tehlike altına girmesine kayıtsız kalmamışlardı. 1512'de Memlük Sultanlığı'na top, demir, kereste gibi yardımlar gönderdiler.
Selman Reis, 1515 yazında Hint Okyanusu'ndaki Portekiz nüfuzunu kırmak için bir sefere çıksa da başarılı olunamadı. 1517 Şubatı'nda ise Memlük donanmasını imha etmek için Portekizlilerin Hindistan Genel Valisi Lopo Soarez 37 parçalık bir donanma ile Kızıldeniz seferine çıktı. Portekizliler Aden'den temin ettikleri kılavuzlarla Cidde'ye çıktılar ve kutsal topraklar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Selman Reis, Cidde'yi başarılı bir şekilde savundu.
Yavuz'un 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye seferleriyle birlikte Mısır ve Suriye topraklarına hâkim olan Osmanlılar, Portekiz tehdidine bu kez doğrudan muhatap oldular. Türklerin varlık göstermesiyle birlikte bölgede Portekiz lehine olan güç terazisi dengelendi. 16. yüzyılın ilk yarısına kadar Kızıldeniz'deki donanma "bahr-i ahmer filosu", kaptanlık ise "Süveyş kaptanlığı" şeklinde ifade ediliyordu. Filonun ismi daha sonra "Hint donanması" olurken, kaptanlık ise bu kez "Hint kaptanlığı" oldu.
Selman Reis, ilk Süveyş kaptanıydı. Memlükler'den tevarüs eden Süveyş tersanesinde yeni gemiler inşa edildi. Merkeze gönderdiği raporlarla Hint sularında Osmanlı siyasetinin şekillenmesine öncülük etti. Bölgedeki Osmanlı filosu Portekizlilerin yayılmasını önlerken, Selman Reis 1527'de Aden ve bütün Yemen'i ele geçirdi. 1528'de 7 Portekiz gemisini zaptetti. Aynı yıl büyük Türk denizcisinin ölümü bölgeyi yeniden Portekiz tehlikesine açık hale getirdi.


Hint Okyanusu adalarında Portekizliler.

PİRİ REİS, MASKAT'I KUŞATTI
Hadım Süleyman Paşa, 1536'da Mısır'a ikinci kez vali tayin edildi. 1538'de Portekizlileri Hint sularından uzaklaştırmak için 80 parçalık donanma, 20 bin asker ve toplarla harekete geçti. Portekizlilerle bir ittifak antlaşması imzalayan Aden hükümdarı öldürülüp Aden alındı. Hindistan'da Portekiz üssü durumundaki Diu'ya hareket edildi. Diu Kalesi, deniz ve karadan kuşatılsa da alınamadı. Süleyman Paşa'nın seferinde istenilen sonuç alınamasa da Kızıldeniz ticareti tekrar canlandı.
Osmanlılar 1546 yılında Irak'ın Basra Körfezi'ne açılan kapısı Basra'yı da ele geçirerek bölgedeki hâkimiyetlerini genişlettiler. Basra yeniden teşkilatlandırılıp beylerbeylik oldu. Osmanlılar'ın Kızıldeniz'deki hâkimiyetlerini Basra ve Lahsa'yı da kapsayacak şekilde genişletmeleri Portekizlileri tedirgin etti. 1550 yılında önemli bir liman şehir olan Katif, Osmanlıların eline geçince Basra Körfezi'nin kilidi konumundaki Hürmüz'deki Portekiz hâkimiyeti tehlikeye girdi. Selman Reis'in ölümünden sonra Hint kaptanı unvanıyla Ferhad Bey bölgeye tayin edildi. 1547'de yerine Hint donanma kaptanı olarak Piri Reis gönderildi. Piri Reis göreve geldiği andan itibaren bölgede etkili oldu. Bölgedeki ilk faaliyeti Hint Okyanusu'ndaki Osmanlı üssü olan Aden'i, mahalli idarecisi Ali bin Süleyman'dan almak oldu. Piri Reis, 1552'de Hürmüz Adası üzerine sefere çıktı. Hürmüz'e hareketi esnasında Portekizlilerin önemli bir üssü olan Maskat kuşatılıp alındı.