Suriye'de laiklik elden gidiyor nakaratı

Türkiye'de laikçi bilinç patolojiktir. Zihni sağlıklı çalışmaz. Akıl tutulması içerisindedir. Gerçeği çarpıtarak fanatik ideolojisiyle yorumlar. Suriye'de zalim rejimin çökmesi üzerine ortaya koyduğu tepki de bunu gösteriyor.

Laikçi bilince göre Esed rejimi tek laik Ortadoğu rejimiydi. Bu rejim düşünce ne Hristiyanlar, ne Aleviler, ne de laik yaşayanlar kalabilecek. Suriye'de laiklik elden gidiyor. Türkiye'de laiklik elden gidiyor ezberleriyle cuntaları destekleyen, orduyu göreve çağıran ve darbeleri savunan bu bilinç, şimdi Sednaya gibi dirilerin mezarı olan hapishane inşa eden rejimi savunuyor. Esed'in Baas rejimi, darbeyle gelen yapısı, Esed aile oligarşisi ve ülkesini resmen işgale açan tutumları görülmüyor. Plajda bikinili dolaşma özgürlüğü için bütün bunlar onaylanıyor.

Laikçi bilinç kördür. Bu nedenle çoğulcu hayat tarzının sadece Batı laikliği ile mümkün olduğunu sanıyor. Hristiyanlar, Aleviler, Yahudiler binlerce yıl İslam toplumlarında bir arada yaşadıklarından haberleri yok. Farklı mezhepler ve farklı dinler ile dini çoğulculuk her zaman vardı. Osmanlı millet sistemi bunun örneğidir. Üstelik nice zalim diktatörler ve zalim rejimler laik olmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti, tek parti rejimine dayanır. Doğu Türkistanlılar, büyük makineler içinde böceğe dönüştürülüyorlar! Kafka'nın Samsası haline geliyorlar. Sedneya, Bucca, Ebu Gureyb hapishanelerin inşa edenler laikçi rejimler. Hepsi de insanı Samsaya çeviriyor. Böcek olmayı reddedenler katlediliyor, presleniyor, tecavüze uğruyor, yakılıyor.

Türk solunun laikçi bilinci, baştanbaşa Müslüman bilince karşı yabancılaşmış. Kin ve öfkeyle konuşuyor. Irkçılarla aynı saflarda yer alıyor. Suriyelilere önce "ülkemizi işgal ediyorlar", "nüfusları çok", "kokuyorlar" derken şimdi de özgürleşmelerine öfke kusuyorlar. Hadsizin biri " HTŞ'yi görmektense Şam'da İsrail tanklarını görmeyi tercih ediyorum" diyor.

Suriyelilere özgürlüğü çok görüyorlar. Bunun öncülüğünü yapan isyancıları "cihatçılar" diyerek damgalıyorlar. Cihat etmek bir Müslüman için gerektiğinde zorunludur. Meşruiyetini yitirmiş bir otorite, zulüm ve katliamlarla ülkeyi harabeye çevirmiş bir rejime karşı canını ve ailesini korumak cihattır. Zulme karşı savaşmak cihattır. IŞİD gibi patolojik hareketleri öne çıkararak cihadı "cihatçılar" diye karalamak bütün emperyalistlerin ortak dili.

Suriye'de halkın en büyük meselesi laiklik değil. Önce zulümden kurtulmak, evine kavuşmak, güven ve adaleti temin eden otoriteyi tesis etmek geliyor. HTŞ, şu an bunu yapıyor. İsyanlar ve savaşlar içinden doğan bir lideri var. Grup da öyle. Her zaman olağanüstü şartlardan olağanüstü liderler ve yapılar ortaya çıkar.