Laik düzen değişiyor, sosyolojik sekülerleşme yükseliyor

Laik düzen, tek parti rejimi aracılığıyla sıkı sekülerleşme projesi uyguladı. Bunu devlet eliyle yürüttü. Siyasal alanı tamamen sekülerleştirmeye çalıştı. Devletin giyim kuşamı, yazı sistemi, çalışma mesaisi, devlet memurları, hukuk düzeni, müfredatı radikal yöntemlerle seküler hale getirilmeye çalışıldı. Tekkeler kapatıldı, medreseler yasaklandı ve hatta ezan bile Türkçe okundu.

Bütün bunlar siyasal sekülerleşmeydi. Çoğunlukla şehirlerde yaşayan 20 oranındaki nüfusu etkiliyordu. Köy Enstitüleri gibi eğitim kurumlarıyla da kırsal alana müdahale edildi. Fakat pek başarılı olunamadı. Laik düzenin sekülerleşme projesi, demokrasiye geçişle beraber frenlendi. Mesela ezan yeniden Arapça aslına döndü. Din eğitimi için yeni okullar açıldı. Tarikat ve cemaatler, demokrasinin özgürlük ve oy baskısı nedeniyle nefes almaya başladılar. Toplum, dini varlığıyla yeniden canlandı.

Laik düzen, ancak siyasal sekülerleşme projesinde önemli başarılar elde etti. Ancak öte yandan toplumda fertlerin kendi özel gündelik hayatları büyük ölçüde sekülerleşmeye dahil olmadan devam etti. Kılık kıyafet, tekke ve yatırları ziyaret etmeler, şeyhlerin mahrem bir biçimde devam eden sohbetlerine iştirak, oruç tutma ve dini bayram etkinliklerine katılmalar sürdü. Faize ve bankaya karşı mesafe korundu. Kadın erkek ilişkilerinde, düğünlerde ve komşuluk ilişkilerinde mahremiyete dikkat edildi.

Toplum düzeyinde ve gündelik hayatta sosyolojik sekülerleşnme yürümedi. Toplumun kendi dinamikleri bir şekilde baskın çıktı. Kanaatkârlık, yardımseverlik, dayanışma ve dünya kadar ahireti de düşünme bilinci sürdü. Zaman bilinci de öyleydi. İkindi vakti buluşalım, güneş batmadan eve gel oğlum, bayrama bir hafta kala borçları öderim, harman kaldıralım da geliriz... Güneş şehirlerimizde ilk sabah ışıklarını minare veya kubbelere serperdi.

Türkiye, ilginç bir şekilde paradoksal bir şekülerleşme yaşadı. Siyasal alan sekülerleşirken sosyolojik alan uzun süre buna direndi. Sağ siyasetler ve muhafazakar siyaset ile beraber önemli bir değişim ortaya çıktı. Laik düzenin siyasetleri yumuşatıldı. Menderes, Özal ve Demirel ile başlayan bu süreç Erdoğan ile zirveye ulaştı. Ak Parti iktidarları ile birlikte siyasal sekülerleşme projesi dönüştürüldü. 30 Ağustos Bayramında Sakarya Meydan Muhaberesi ve Anadolu'nun İslamlaşmasının kapısını simgeleyen Malazgirt Zaferi birleştirilerek kutlandı. Dualarla açılışlar yapıldı. Ayasofya Camii açıldı. Başörtülüler bütün devlet kuruluşlarında yer alıyor artık.

AK Parti laik düzenin sert sekülerleşme projesini değiştiriyor. Çok önemli hamlelerde bulunuyor. Bunu da çoğu kez Kemalistleri ikna ederek yapıyor! Milliyetçi müttefikiyle gerçekleştiriyor. Türkiye'nin de devlet ve din ilişkilerinde normalleşmesi için bu değişimler gerekli.