Batı dışı dünyayı tanımak

İki yüzyıldır, dünyayı Batı üzerinden okuyoruz. Batının bilmediğimiz ideolojisi, akımı, fikriyatı ve tartışmaları yok gibidir. Hatta kendimizden daha fazla Batıyı biliyoruz. Çünkü kendimizi de Batı içine yerleştirerek yorumluyoruz. Tarihimizi Batı tarihi içe yerleştirerek başlatıyoruz. Mesela yıllardır tarihi Grek ve Roma arka planıyla okuyoruz. Sanat, kültür, toplum ve siyaseti Platon ile başlatıp Locke, Hobbes, Durkheim, Kant, Benjamin, Bourdie ile sonlandırıyoruz.

Peki Batı dışı dünyayı tanıyor muyuz

Cemil Meriç de Batıya çarpılarak kendimizi tanımlamanın ıstırabını yaşayan bir düşünür. Yolculukta bir gencin "sen bizden değilsin" demesiyle uyanır. Hint'in Eşiğin'deyi yazar. Doğuyu, geniş biçimiyle yeniden Türk düşünce ufkuna taşıyan ilk kişidir. Orta Doğu'yu son zamanlar da epeyce yeniden keşfettik. Fakat Afrika ve Hindistan bambaşka dünyalar. Ahmet Emin Yalman'ın seyahatlerini okumuştum yıllar evvel. Hindistan ve Afrika da var içinde. Ama bir Türkiyeli değil de bir İngiliz ya da Amerikalı anlatıyor sanki.

Mehmet Özkan, Batı dünyasıyla dünyaya bakmanın bariyerlerini aşmış. Bizleri Batı dışı dünyada gezdiriyor. Bu dünyayı keşfe çıkan bir entelektüel. Türkiye, Afrika ve Hindistan. Türkiye belki de ilk defa Batı dışı dünya ile beraber okunuyor. Yeni bir ufka davet ediliyoruz. Hindistan ve Afrika'yla daha derinden tanışmaya başlıyoruz. Batı üzerinden gitmeden, Türkiye'de durarak bakan bir Afrika ve Hindistan okuması.

Batı Dışı Dünya kitabı sadece fiziksel manada batı dışında olan coğrafyayı anlatmıyor. Aynı zaman da ruh, zihin ve bilimsel teori olarak da Batı dışında kalarak gözlemlerde bulunuyor, bilgi veriyor, yorum yapıyor.

Kitap hem ciddi teorik temellere ve kavramlara sahip hem de bunu somutlaştıran olgulara. Mehmet Özkan'ın teorik okumaları ve bu coğrafyalarla ilgili yaşadıkları, tecrübeleri ve gözlemleri önem taşıyor. Bilgi yığını veya tasviri bir çalışma ile karşılaşmıyorsunuz. Düşünmeye davet eden, bilgi veren, ufuk açan bir çalışma.

Batı Dışı Dünya, Mehmet Özkan'ın uzmanlık alanı olan uluslararası ilişkiler perspektifiyle kaleme alınmış. Türkiye ve iki kıtasal coğrafya çeşitli mukayeselerle anlatılıyor. Uluslararası ilişkiler, farklı tecrübeleri algılayarak yorumlanıyor. Batı hegemonyasında gelişen ve özellikle ABD dünya hegemonyası bilinci ve pratiğini yansıtan hâkim uluslararası bilimler yaklaşımına epeyce mesafeli. Hatta onu hem eleştiren hem de aşan bir tutuma sahip. Bu açıdan da Türk bilim adamının özgün teorik ve olgusal çalışmalarına dayanıyor.