Yolumuzu açan kadınlar...

Yıl: 1930. Darülbedayi oyuncuları "Hamlet" temsili için Ankara'ya geldi. Haber geldi, Atatürk onları köşke bekliyordu. Huzuruna çıktılar. Atatürk, "Hükümetten ne istersiniz" diye sordu. Muhsin Bey, ağır vergilerle turnelerin baskısı altında, üç kuruşla tiyatro yapma derdindeydi. Ağzından, "Bir tiyatro mektebi isteriz, paşam!" sözleri döküldü. Böylece konservatuvarın hazırlıkları resmi olarak başladı. O gün, Muhsin Ertuğrul'un yanında oyuncu eşi Neyyire Neyir de vardı. Neyir, Afife Jale ve Bedia Muvahhit'ten sonra türlü baskılara rağmen sahneye çıkan kadınlardandı. Çok iyi eğitim görmüştü. Sonra Sovyetler Birliği'ne gitti. Meyerhold'dan tiyatro dersi aldı. Pek çok tiyatro dergisi çıkarttı. Yazdığı yazılar nedeniyle hakkında davalar açıldı. "Tiyatro, sakıncalı sandalyelerinde geviş getirenlere mahsus, istirahat koğuşu olamaz" diye yazdı bir yazısında. "Hortlaklar" oyununun provalarında rahatsızlandı. Sahnede ölmeyi göze alacak kadar çok seviyordu tiyatroyu. Henüz kırk bir yaşındaydı. Ama bir daha sahneye çıkamadı.28 Ocak 1882 yılında dünyaya geldi. Beş çocuklu bir ailenin yaşayan tek çocuğu olduğu için Yaşar Zeliha adını verdiler. İlk kocası ismini beğenmediği için Nezihe yaptı. Edebiyata, şiire adadı kendini. Bir eğitimi yoktu. İlk şiiri Malumat'ta yayınlandığında on beş yaşındaydı. Çalkantılı hayatında çok sıkıntı çekti, parasız, yalnız kaldı. Onca gözaltıdan, soruşturmadan geçti. Şiirleri Kadınlar Dünyası'nda yayınlanmaya başladı. 1 Mayıs için yazdığı şiir şöyle başlıyordu: "Bugün hür yaşamak hakkı seninkenpatronlar o hakkı senin almışlar elinden!" Nezihe Hanım, 1971'de öldüğünde edebiyat dünyası tarafından çoktan unutulmuştu.Bir gün annesi ve teyzesinin yönlendirmesiyle konservatuvar sınavına hazırlanmaya başladı küçük kız. Kendini Büyük Tiyatro'da buldu. Yıldız Kenter "Çöl Faresi"nde fırtına gibi esiyordu. "İnsan tiyatrocu olacaksa onun gibi olmalı" dedi içinden. Azimle sanatına sarıldı. Çok sayıda oyunda oynadı. Işık Yenersu, 12 Eylül sonrasında sahneyle yaşam arasına duvar örmedi. Yurtdışında Nâzım şiirleri okuduğu için altı yılla yargılanırken de taviz vermedi. İktidar sahiplerine Shakespeare ile seslendi: "Taç giyen baş huzursuz yatar."1882 yılında İstanbul'da doğdu. Kız Muallim Mektebi'ni bitirdi. Kızların eğitiminin çok önemli olduğu düşüncesiyle çalıştı, çabaladı. Şam, Kudüs ve Beyrut'ta kız okullarının kurulması için kolları sıvadı. Çeşitli mitinglerde Muallimler Cemiyeti Başkanı olarak yer aldı. 1929'daki Sultanahmet Meydanı mitinginde de konuşmacıydı. Kurtuluş Savaşı'na Şehit Aileleri Yardım Cemiyeti başkanı olarak katkıda bulundu. Müdürlüğünü yaptığı Fevziye Okulu'nun depolarını Anadolu'ya mühimmat göndermek amacıyla depoya dönüştürdü. Yakalansa asılacaktı. Boyun eğmedi. Cumhuriyetin ilanından sonra kadınların eğitimi ile ilgili mücadelesine devam etti. O, ilk kadın vekillerimizden Nakiye Elgün'dü.68 kuşağının en güzel güleniydi. Hiçbir zaman özgür dünya mücadelesinden ve kısa sarı saçlarından vazgeçmedi. Adı: Hatice Can'dı. Haksızlığa uğradığını düşündüğü kim varsa onun avukatı oldu. Onlara çok şey borçluyduk. Uğruna savaştığı rantın dayattığı kocaman betonların altında depremde kaldı. Oğlu kendi gibi avukat Eren Can'ın, "acıyı ortaklaştırmak,