2024: Çatışma yılı mı..

Yeni bir yıla giriyoruz.

Umutlarla girmeliydik yeni yıla.

Yeni bir yıldı, yeni bir sayfa olmalıydı.

Hayır olamadı, olamıyor.

Ülkem yeni yıla çatışmalarla giriyor.

Dinci iktidar yeşil bayrağını açtı, yürüyor.

Milli eğitim, tarikatlarla cemaatlere bırakılmış durumda.

Milli eğitim bakanı bu durumu açıkça savunuyor.

Anayasaya aykırı mı Aykırı.

Laik eğitime karşı mı Karşı.

Toplum bunu kabul ediyor mu Hayır, etmiyor.

Milli eğitim bir çatışma alanı oluyor.

"Siyasal dinciler" ile "Aydınlanmacı laikler" çatışıyor.

Aslında çatışma alanı yalnız burası değil.

ADALETTEN KOPARILMIŞ HUKUK!

Ülke, "adaletten koparılmış hukuk" ile yönetiliyor.

Can Atalay'ın durumu başlı başına bir hukuk olayı.

Can Atalay, Gezi davası denen, suçu kanıtlanamadığı halde "Saray'ın intikam davası"ndan ceza alıyor.

Can Atalay hapse giriyor.

Son seçimde Hatay ilinden milletvekili seçiliyor.

Anayasa mahkemesi, cezanın ertelenmesi ve tahliye edilmesi kararını veriyor.

Bu karar her kurumun uyması zorunlu olduğu karardır.

Ama öyle olmuyor, kararı veren ağır ceza mahkemesi bu kararı tanımıyor.

Bu tutum anayasa suçu mudur Evet, anayasa suçudur.

Ama hiçbir şey olmuyor.

Adalet bakanı "yüksek yargı arasında anlaşmazlık" diye olayı örtbas ediyor.

İşte, yeni yıla böyle çatışma ile giriyoruz.

Dinci iktidar yasaları, hatta anayasayı bile tanımıyor.

EKONOMİ NEREYE GİDİYOR

Ekonomi başka bir çatışma alanıdır.

Artık emek bir değer olmaktan çıkarılmıştır.

Emek ile ilgili toplum kesimleri açlık sınırına itilmiştir.

Emekçi ile emekli ekonomik yükün altına sokulmuş, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ezilmiştir.

Gıda maddeleri satın alınamaz durumdadır.

Kiralar ödenemez sınırlara çıkarılmıştır.

Dinci iktidar vergi sistemini de emekçilere yıkmıştır.

Peki, halk neden bu duruma isyan etmemektedir

Çünkü iktidar, bütün iletişim yollarıyla dini kullanarak bu duruma karşı çıkmayı "Allah'a isyan" diye dayatmıştır.

Dini kullanarak özgür iradesi engellenmiş, sürüleştirilmiş toplum kesimleri de durumu "kader" olarak kabul etmeye zorlanmıştır.

'KUTSALLAŞMIŞ' İKTİDAR!

İktidar kendisini kutsallaştırmıştır.

Böylece "tek adam" rejimi, ortaçağın "rahip-kralları" gibi dokunulmazlık zırhına bürünmüş "halife-sultan" saltanatı olarak sürdürülmek istenmektedir.

Rejimin temel çatışması buradadır.

Demokrasinin araçları kullanılarak "otokrasi" topluma dayatılmaktadır.