Başarının psikolojisi...

Her başarının -ya da başarısızlığınarkasında psikolojik etkenler vardır.

Çoğu kez gözden kaçar ama toplumsal algıyı etkiler ve sonucu biçimlendirir.

EKREM İMAMOĞLU

Ekrem İmamoğlu'nun başarısında "Toplumsal SEVGİ" çok büyük rol oynamıştır.

Dikkati çekecek ölçüde gittiği her yerde halk ona koşmakta, onun olduğu yerde bulunmak istemekte, onu kucaklamaktadır.

Ekrem, "abi"dir, "kardeş"tir, "oğul"dur.

"O", aileden birisidir.

"Ekrem abi" de bu sevgiyi coşkuyla alır, o da coşkuyla karşılık verir.

Yaşlı kadınların "oğlu" olarak onlara sarılır, ellerini öper, sevecenlikle kucaklar.

Çocukların sevgilisidir. Sarılırlar, neşe içinde bağrışırlar.

Ben hayatım boyunca bu kadar sevilen bir lider görmedim.

İnsanların onunla mutlu olduklarını görüyorum.

Bu etkinin onu "yenilmez" kıldığına da inanıyorum.

MANSUR YAVAŞ

Mansur Yavaş, "beğeni" ile kazanmaktadır.

Bu "ciddi duruşlu", "saygı mesafesinde", "sözüne güvenilir" kişiliğiyle güven veren Mansur başkan bu özellikleriyle kazanmıştır.

Kendisinden önce uzun yıllar Ankara'yı yönetmiş olan Melih Gökçek, polemikleriyle, göz boyayıcı davranışlarıyla ün kazanmıştır.

Mansur başkan ise güven veren halkçı belediyecilik örneğiyle toplumu kazanmıştır.

"O", sözlerini tutan, halkın yararına uygulamalarla toplumunu gönendiren gerçek başkandır.

ÖZGÜR ÖZEL

Genç, enerjik, cesur, yenilikçi "partisinin başkanı".

Başkanlıktan "liderlik" aşamasına yürüyor.

Parti içindeki aktif tutumunu partisinin başkanlığına taşıdı.

Liderlik yolunda cesaretle yürüyor.

En önemli özelliği "güvenilirlik".

Açık sözlü, açık yürekli.

Kapı arkası siyasetçiliğine izin vermiyor.

"Açıklık", "şeffaflık", "denetlenebilirlik" onun ilkeleri.

Günden güne "sözü dinlenir" olma puanı yükseliyor.

Önümüzdeki dönem onun "liderlik sınavı" olacaktır.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Cumhurbaşkanlığını gücü adına kullanıyor.

Aslında sevdiği partisinin başkanlığı.

İçinden istediği ise ümmetinin emirliği.

Yönetim tarzı "biat-itaat" temeline dayanıyor.

"Güç ve servet" ikilisi ile iç içe yaşıyor.

"Gücün serveti" ve "servetin gücü", varoluş nedenleri.

Hanedanını bu ikili üzerine kuruyor.

Partisindeki yönetimi de öyle:

İtaat edenler "yetkinin gücü", "servetin refahı" ile ödüllendiriliyor.

Bu yüzden İstanbul seçiminin kaybı çok büyük hezimet.

Bu seçimde hem "güç kaybetti" hem de "servet kaybetti".