Kupa finali gibiydi
Son dönemlerde Galatasaray-Kasımpaşa maçları tempolu, pozisyonlu ve heyecanlı geçiyor.
Osimhen'in penaltı golüyle Galatasaray erken öne geçti. Kasımpaşa oyunu ağırlaştırmayan sistemiyle ve cesaretle Galatasaray'ın üstüne gelmeye başlamıştı. Savunmanın arkasına atılan toplar Okan Buruk'un defans anlayışını zorluyor. Muslera ilk yarı çok formdaydı. Zor pozisyonlarda iyi kurtarışlar yaptı. Buna rağmen 2 net pozisyonu değerlendiremeyen taraf Galatasaray olmuştu. Lemina maça pas hatalarıyla başladı, sonra düzeldi. Torreira her zamanki oyun standardını sergiliyordu. Sara, kilit pas denemelerine devam ediyor. Barış, uzun süre Kasımpaşa savunması iyi hırpaladı.
Yalnız Lemina, 6 numara pozisyonunda Torreira kadar iyi bir görüntü sergiler mi Bunu zaman gösterecek. İyi olan Sara-Torreira ikilisinden sonra bu arayış zorlayıcı olabilir. Sallai fizik kalitesini ön plana alarak oynayan bir isim. İnce hareketleri yapmaktan doğal olarak çok uzak.
Önde olan tipik bir deplasman takımı bu avantajını korumak için savunmasına ağırlık verir. Bu anlayış, tamamen kapanmaya dönerse golü yersin. Bu tip defansif anlayışlarda zaten başarılı değil Galatasaray. Ben Ouanes'in golü tekrar hücuma yöneltmişti Okan Buruk'un takımını. Çok oyuncuyla hücum anlayışında mutlaka pozisyon bulursunuz. Ama rakip ataklarda zor durumda da kalabilirsiniz. Kasımpaşa bunu kovalıyordu ve Brekalo'nun golüyle geri döndü. Sara duran topları mükemmel kullanıyor. Maç zora girerken Lemina'ya attırdığı golle arkadaşlarını kendine getirdi. Osimhen'in golüyle bu kez Galatasaray'ın dönüşü gerçekleşmişti. Yine yetmedi bu dönüş. Cuesta'nın, Can'a yaptığı riskli hareket penaltı getirmişti. Galatasaray, tam statik oyunundan kurtulmuş gibi gözükürken Hajradinovic penaltıdan golünü attı. Gerçek şu; 3 gol yersen puan kaybedersin.