Edebiyat Ortamı'nda Kadın

Yazıya küçük bir itirafla başlamak istiyorum: "Edebiyat Ortamı" dergisinin son sayısında ilk kez Yaşar Nezihe adını duydum. Bu, benim eksikliğim mi, yoksa edebiyat eğitimi boyunca bu ismin hiç gündeme gelmemesi mi, bilemiyorum. Suçlu aramaya girmeden, konuyu bir kenara bırakıp yazıya devam edelim. Son sayısında (Eylül-Ekim 2025/106) "Edebiyatçı Kadın Yazarlar" dosyasıyla tarihin sessiz sayfalarına ışık tutan Edebiyat Ortamı'nı karıştırırken, bugüne dek kulak asmamış olduğum bir sesi keşfettim. Derginin okurlarına armağan ettiği kitaplar arşivimizde yerini alırken, dostum Mehmet Kurtoğlu'nun kaleme aldığı Yaşar Nezihe biyografisinin değerini daha iyi anladım. Bir kadın, bir şair, bir direniş ustası… "Aşkın ve Melâlin Şairi" başlığıyla işaret edilen bu isim, bir çağın sessiz tanığıdır.

Server Vakfı'nın yayımladığı dergi, edebiyat ve kültür alanındaki titiz çalışmalarıyla yol göstermeye devam ediyor. Vakfın kurucusu ve başkanı Avukat Mehmet Ali Bulut, yıllardır sanatın ve kültürün toplumla buluşması için emek harcıyor. Bu emek, "Edebiyat Ortamı" dergisinin sayfalarına yansıyor; okurlarına sunulan eserlerde görünür hale geliyor. Bu yıl yayın sorumluluğunu üstlenen Mehmet Kurtoğlu ve ekibinin titiz çalışmaları da bu çabanın devamı niteliğinde.

Şimdi İstanbul'un kalabalık sokaklarında yürüyen bir kadını hayal edin. Elinde ne kalem var ne defter. Ama gözlerinde bir şiir, yüreğinde bir yangın taşıyor. Adı Yaşar Nezihe. 1882 doğumlu; ama yaşadığı acılar, yüzyılları aşan bir hikâyeye dönüşmüş.

Babası onu okula göndermeyince kendi kaydını yaptıran bir kız. Evliliklerinde şiddet görünce kalemiyle boşanan bir kadın. Çocuklarını açlıktan kaybedince, şiirle yas tutan bir anne. Aruz veznini kendi kendine öğrenen, mektuplar yazarak geçinen, ot satarak hayatta kalan bir direniş ustası. Yaşar Nezihe sadece bir şair değildir; o, yoksulluğun, kadınlığın, işçiliğin ve yalnızlığın ritüelini kelimelere döken bir sesin sahibidir.

Şiirlerinde belki doğrudan bir mizah yoktur, ama acının içinden süzülen bir ironi vardır. Her dizesi bir jesttir: bir annenin çocuğuna uzattığı ekmek, bir işçinin terleyen alnı, bir kadının boşanma dilekçesindeki titrek imza… Ve "Bir Mayıs" şiiri… İşçilerin bayramına Türkçe selam gönderen ilk kadın şair olarak tarihe geçer. O yıllarda bir kadın hem şiirle hem de sadece kendi sesiyle işçilerin bayramını kutlamaktadır.