Yeni yılda 'yeni paradigma' umudu mu
Buldan ve Önder'in iki DEM Parti yetkilisi olarak İmralı'ya gitmesi, Öcalan'la görüşmesi ve bu görüşme sonrasında yayımladıkları açıklama, yeni yıla girerken, gündemin başına oturdu.
Açıklamada Öcalan'ın yedi maddelik mesajı vardı.
Bu mesajın bence en önemli üç önemli maddesi şöyle:
Sürecin başarısı için Türkiye'deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır. Sayın Bahçeli'nin ve Sayın Erdoğan'ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.Bu üç maddeden çıkardığım sonuçları şöyle özetleyebilirim:
1) Her koşulda, Türkiye'de terörün sona erdirilmesi umudu çok önemli bir beklentidir.
"Barış, Demokrasi ve Kardeşlik" vaadi gerçekleştirilirse ülkemiz için de bölge için de büyük bir başarı gerçekleştirilmiş olur.
2) "Yeni Açılım" ya da "Çözüm" adresinin TBMM olması doğru bir yaklaşımdır.
3) "Erdoğan ve Bahçeli'nin yeni Paradigması"nın ne olduğu belli değildir ve kuşku uyandırmaktadır.
Bu "Yeni Paradigma"nın ne olduğu konusunda akla gelen sorular şunlar:
"Birinci Açılım Süreci"nin "Paradigması", Erdoğan için bir "Şahsım Devleti" kurulmasıydı.
Selahattin Demirtaş o paradigmayı reddedince o süreç çöktü ve Demirtaş hapse atıldı ama Erdoğan "Şahsım Devleti"ni Devlet Bahçeli ile ittifak kurarak gerçekleştirdi.
Şimdi "İkinci Açılım Süreci"nin İmralı Heyeti'nin açıklamasında sözü edilen "Bahçeli ve Erdoğan'ın Yeni Paradigması":
PKK, PYD ve YPG'nin silahsızlandırılmasına yönelik olarak sunulmak kaydıyla...
"Şahsım Devleti'nin kurumlaştırılması"...
Ve "Erdoğan'ın hayat boyu Cumhurbaşkanlığı'nın sağlanması"...
Hedeflerini gerçekleştirecek olan "Yeni Anayasa" çalışmalarını, "yol haritası" olarak önümüze mi sürecektir
Yukarıdaki bu temel soru, aşağıdaki soruları da akla getirmektedir:
1) "Birinci Açılım Süreci"nin trajik sonuçlarını bütün toplumla birlikte en ağır biçimde yaşamış olan Kürtler ve Kürt Siyaseti, bugünkü "İkinci Açılım Süreci"ne inanmakta mıdır, bu sürece ne ölçüde samimi destek verebilecektir