Tutuklular ve mahkûmlar da insandır

Sevgili okurlarım, bir ülkenin uygarlık düzeyi ilk bakışta onun trafik düzeninden, derinliğine bakıldığında ise cezaevlerinden anlaşılır.

Türkiye, uluslararası karşılaştırmalı istatistiklerde, gerek Demokratik Rejim gerek Hukuk Devleti gerekse Medya Özgürlüğü konularında sürekli olarak aşağı doğru bir eğilim gösteriyor.

Bence ülkemizin en önemli sorunlarının başında, cezaevlerinde yatan mahkûm ve tutuklu sayısının yüksekliği geliyor.

Bu sayının yüksekliği, hem ülkede işlenen suçların arttığını gösteriyor...

Hem de tutuksuz yargılanma esas olduğu halde, özellikle siyasal suçlarda, "önce tutukla sonra yargıla" ilkesinin hemen hemen genel uygulama haline gelmiş olmasını.

Örneğin Euronews, hapishanelerde bulunan hükümlü ve tutuklu sayısının son yedi yılda rekor seviyede arttığını belirtmiş.

Euronews'in TÜİK ve Adalet Bakanlığı verilerine dayandırdığı haberine göre 2011 yılında ceza infaz kurumlarındaki mahpus sayısı 128 bin iken bu sayı 2022 sonunda 341 bine yükselmiş.

Habere göre Türkiye'de 100 bin kişiden 356'sı hapishanelerde bulunuyor.

Bu oran Avrupa Birliği ülkelerinde ise 106.

Buna göre Türkiye'de hapishanelerdeki mahpus oranı AB'nin 3.4 katı.

Türkiye aynı zamanda, Avrupa'da cezaevlerinin en kalabalık olduğu ülke.

Ben de Ceza İnfaz Kurumları İstatistikleri'ne baktığımda, "Ceza İnfaz Kurumunda Bulunan TutukluHükümlü Mevcutları" konusunda bulabildiğim en son sayılar 31 Mart 2022 tarihliydi.

Bu sayılara göre, cezaevlerinde 2022 başında toplam 314 bin 502 kişi vardı.

Mahkûmların dağılımı şöyleydi:

Erkek 264 bin 935, Kadın 10 bin 360, Çocuk 670

Toplam 275 bin 965

Cezaevindekilerin yüzde 88'i.

Tutukluların dağılımı da şöyleydi:

Erkek 35 bin 318, Kadın 1.813, Çocuk 1.406

Toplam 38 bin 537

Cezaevindekilerin yüzde 12'si.

Benim, taraf, suç, kimlik, ideoloji ve kişilik farkı gözetmeksizin, sadece haksızlık ve hukuksuzluklara değindiğim fark edildiği için, her kesimden, her konudaki mahkûm ve tutuklulardan ve yakınlarından pek çok şikâyet iletisi alıyorum.