Türkiye buna layık değildir!

Sevgili okurlarım, ben bütün ömrüm boyunca, (bana verilen ve hükmünün açıklanması ertelenen, haksız ve hukuksuz cezaya rağmen) yargı mensuplarının, hekimlerle birlikte, en eğitimli, en güvenilir ve en ahlaklı grup olduklarını düşünmüşümdür.ErdoğanAKP iktidarı döneminde, seçimler öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılan bütün "Anayasa ve Rejim ihlallerinin" ve 16 Nisan 2017'de yasalara aykırı oy sayımıyla "Parlamenter Demokratik Rejim'in tümüyle lağvedilmesinin" de YSK kararlarıyla gerçekleştirilmesine rağmen, bu düşüncemi korumak istiyorum.Fakat gerek yerel mahkemelerin gerekse üst mahkemelerin siyasal içerikli davalarda sürekli olarak iktidarın telkinleri veveya doğrudan müdahaleleri doğrultusunda aldıkları haksız ve hukuksuz kararları hem yargı mensuplarımıza yakıştıramıyorum hem de hazmedemiyorum...Ayrıca kadınlara ve çocuklara yönelik taciz, tecavüz, şiddet ve cinayet davalarında sanık erkekler veya dini istismar edenler lehine "hafifletici sebeplerle" verilmiş olan kararları, hem yargıya güven hem de halkın güvenliği, toplumsal ahlak ve Hukuk Devleti açılarından çok sakıncalı buluyorum.Bugün öldürülen kadın evlenmeyi kabul etseymiş katil cinayeti işlemeyecekmiş anlamına gelen gerekçeye dayalı bir skandal kararın öyküsünü aktaracağım sizlere.Ben olayı Gökçer Tahincioğlu'nun T24'te yazdığı 13 Mart 2022 tarihli yazısından öğrendim.Bu yazımdaki bilgileri de onun yazısından derleyerek aktarıyorum:Katil, daha önce kardeşini de öldüren Orhan Munis adlı bir erkek.Yanına 19.9 santimlik bir bıçak alarak TRT sanatçısı Hatice Yılmaz'la buluşmaya gidiyor, daha önce yaptığı evlenme teklifinde ısrar ediyor ve tekrar reddedilince de kadın sanatçıyı 15 kere bıçaklayarak katlediyor.Sonrasında bütünüyle "Erkek Egemen Gerici Feodal Kültür" ürünü olan bir süreç yaşanıyor...Bu olay bence Türkiye'nin hukuk tarihine bir kara leke olarak geçecektir!Yerel mahkeme sanığın tutkulu sevgisinden dolayı Kaçmaz'ı öldürdüğünü belirterek "tasarlayarak öldürme" suçundan ceza vermemiş:"Maktule ile evlenmeyi isteyen sanık, maktulenin bir türlü kabul etmemesi, ayrılma düşüncesini kendisine açıklaması sonucu içindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ve ruh hali üzerinde yarattığı hiddetle yanına bıçak alarak, o hiddetin sonucu olarak maktuleye bıçak darbelerini vurmuştur."Mahkemenin bu kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanmış.Yargıtay Başsavcılığı ise bu karara itiraz etmiş:Tebliğnamede cinayetin öfke patlaması altında işlenmediği, düşünme, karar, planlama ve icra safhalarının bulunduğu ve "tasarlanarak" işlendiği kaydedilmiş ve kararın bozulması istenmiş.Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise başsavcılığın bu itirazını, şu skandal ifadelerle reddetmiş:"Maktulden ayrılmayı aklından geçirmeyen, tersine maktulle bir an önce evlenmeyi arzulayan sanığın, kendisiyle evlenmeyi