Adı bir türlü konamayan "Süreç" pek çok uzlaşmaz çelişkilerle dolu bir yapıya sahip.
Bu nedenle de ne ortak bir anlayışı yansıtıyor ne de adı konulabiliyor.
Kimilerine göre "Barış Süreci"...
Kimilerine göre "Cumhuriyet'in Demokratikleşmesi Süreci"...
Kimilerine göre "Terörsüz Türkiye Süreci"...
Kimilerine göre "Kürt Sorununu özüm Süreci"...
Kimilerine göre "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını uzatma Süreci"...
Kimilerine göre "'Türkiye Cumhuriyeti' yerine 'Türkiye Birleşik Devletleri'ni kurma Süreci"...
Kimilerine göre "'Atatürk'ün Laik Cumhuriyetinin yüz yıllık parantezini' yıkma Süreci"...
Kimilerine göre "'Türkiye İslam Devleti'ni kurma Süreci"...
Kimilerine göre "Kuzey Suriye'de bir Kürt Devleti kurma Süreci"...
Kimilerine göre "ABD'nin ve İsrail'in güvenliği için Ortadoğu'yu düzenleme Süreci"...
Kimilerine göre "Ortadoğu'da, Akdeniz'e de çıkışı olan, Irak, Suriye, Türkiye (İran) üzerinden bir Büyük Kürt Devleti kurma Süreci"...
Aslında "Sürecin" adı hakkındaki farklılıklar, temel çelişkileri de yansıtıyor çünkü "tarafların" her birinin niyeti, hedefi, amacı başka.
Üstelik bu hedeflerin bazıları birbiriyle çatışıyor!
***
"Sürecin" kabaca üç buçuk tarafı var:
Birinci taraf Türkiye'deki iktidar. Kendi içinde kaç parça olduğu belli değil ama bütün Türkiye'yi, özellikle de muhalefeti temsil etmediği kesin. Dolayısıyla, (iktidarı tek parça saysak bile) Türkiye'yi İktidar ve muhalefet olarak iki parçalı düşünebiliriz.
İkinci taraf Kürtler. Kendi içlerinde DEM Parti, PKK, PYD/YPG (SDG) olarak en az üç ayrı parça biçiminde görünüyorlar. Demirtaş'ı DEM içinde sayarak Öcalan ile Kandil'i PKK içinde iki ayrı parça olarak düşünürseniz, taraflar biraz daha fazlalaşır. Elbette bu tanımlama, örgütlerin ve siyasetçilerin, Türkiye'de yaşayan tüm Kürtleri temsil ettiği varsayımına dayalıdır; ki bu varsayım, örneğin Ekrem İmamoğlu'nun seçimi bağlamında (Kürt oylarını da almış olmasından dolayı) geçerli olmamıştır.
Üçüncü taraf, Trump ABD'si. Trump'un geleneksel ABD politikalarına çok da uygun olmayan hızlı ve sert çıkışları bir yana, bu politika, İsrail'in güvenliğini sağlamak için, Ortadoğu'da bir Kürt Devleti kurulması projesini sürdürmekte olduğundan, hem Ortadoğu'daki hem de Türkiye'nin içindeki olaylar ve süreçlerle doğrudan ilgilidir. Elbette ABD tarafının içinde olan Avrupa Birliği'ni ve İsrail'i de ayrı parçalar olarak görmek olanaklıdır. O zaman "Sürecin" tarafları iyice çoğalacaktır.