Silivri'den bir isyan daha!

Silivri'de tutuklu olan, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'den bir mektup aldım.

Baştaki sevgi, saygı, teşekkür ve giriş cümlelerini atlayarak aynen yayımlıyorum.

(Mektuptaki siyah vurgular benim.)

***

Bugün ülkemiz, demokrasiyi, hakikati ve halkın özgür iradesini savunan kalemlerin değerini her zamankinden daha fazla hissettiği bir dönemden geçiyor.

Halkı bilgilendirmek ve Cumhuriyetin sarsılmaz değerlerini yaşatmak için kalemini kullanan sizler, karanlıktan aydınlığa uzanan yolun en güçlü ışığını taşıyorsunuz.

Bu nedenle duruşunuz ve yazdıklarınız, bugün her zamankinden çok daha kıymetli ve anlamlıdır.

Henüz 18 yaşımda başladığım belediyecilik hayatım, bugün 50 yılı aşkın kesintisiz yarım asırdan fazla süredir devam ediyor. Bu süre boyunca gece gündüz demeden, çoğu kez ailemi geride bırakarak yalnızca halkım için çalıştım. 7 dönemdir büyük Büyükçekmece ailemin güveniyle, vekaletiyle belediye başkanı seçildim.

Kamunun malını kendi malımdan aziz bildim; hiçbir yanlış uygulamaya göz yummadım. Bütün bu hizmetleri Kuvayı Milliye ruhuyla yaptım ve yapmaya devam ediyorum.

İlkelerimden asla ödün vermedim.

2003'ten bugüne kadar Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Kongresi'nde (YBYK) Türk Ulusal Heyetin en kıdemli üyesi olarak ülkemi şerefle temsil ettim.

12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 15 Temmuz'u bizzat yaşadım; her biri halk iradesinin yok sayıldığı, demokrasinin sekteye uğradığı dönemlerdi. Ne yazık ki bu müdahalelerin bedelini her zaman milletimiz ödedi. Bugün de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Seçilmiş belediye başkanlarına yönelik siyasi müdahaleler, halkın özgür iradesini gölgelemektedir.

Sürekli muhalefet kanadında görev yaptığım için, ülkemizin siyasi anlayışı ve uygulanan adalet mekanizmaları gereği her ay denetlenmek durumunda kaldım.

Yetmedi; şeffaflık ilkesine olan bağlılığım nedeniyle, özel müfettişler aracılığıyla periyodik olarak kendimi denetlettim ve tüm işlemlerimin hukuk çerçevesinde olduğunu belgeledim.

***

PEKİ BEN BUGÜN NEDEN SİLİVRİ ZİNDANINDAYIM!

Siyasi çıkar ve menfaatlerini gerçekleştiremeyenlerin asılsız itham ve dedikodularının hedefi olduk.

Belediyemizle, halkımızla ve hayırsever vatandaşlarımızla yürüttüğümüz projeler üzerinden yalan ve iftiralar üretildi.

Şu an Silivri'de olmamın hiçbir hukuki ve mantıklı gerekçesi yok.

Ben ve yol arkadaşlarım, vatandaşlarımızın hür iradesiyle seçildik. Yerimiz, demir parmaklıkların ardı değil; görevimizin başında, halkımızın yanında olmalıydı. Biz bu yola makam için değil, milletimiz için çıktık.

Soruyorum:

Yarım asır boyunca halkın güveniyle 7 kez üst üste seçilmiş bir belediye başkanı olarak, kentin geleceği ve vatandaşlarımızın güvenliği için sahada olmam gerekirken, dedikodular ve asılsız ithamlar nedeniyle Silivri zindanında mı olmalıydım