Siber dünyada da sansür baskısı!

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile Derneğin Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras hakkında iddianame hazırlanmış:

"Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlamasıyla yürütülen dosyanın ayrılmasına karar verilmiş ve sosyal medyayı sansürlemek amacıyla çıkarılmış olan bir yasaya göre "Zincirleme şekilde yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla 5 yıl 3 aya kadar hapis istenmiş.

Bu suçlamalara konu olan sözler, TÜSİAD yöneticilerinin ülkenin genel ekonomik ve toplumsal durumu hakkındaki gözlemlerinden, eleştirilerinden ve önerilerinden oluşuyordu.

Anayasasında "Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti" yazan Cumhuriyet Rejimi'ne ilişkin, ekonomik ve toplumsal gözlemler, eleştiriler ve öneriler bakımından, geç bile kalmış bir çıkıştı.

Kuruluşunda, Cumhuriyet Türkiyesi ile birlikte ve onun sayesinde gelişen Koç grubunun babası Vehbi Bey'in emekleri olan TÜSİAD'ın ülke sorunlarına eğilmesi, sadece bir yurtseverlik görevi değil, varlığı ve kaderi ülke ekonomisine bağlı olduğundan dolayı, aynı zamanda sermaye için bir ölüm kalım sorunudur da:

Çünkü İktidar'ın ekonomik ve mali konularda başarılı ya da başarısız olması, doğrudan doğruya sermaye sınıfının varlığını ve devamını (bekasını) etkileyen bir olaydır.

Ülkedeki sermaye sınıfının küçük bir kesimine "en ziyade müsaadeye mazhar şirket" muamelesi yaparak kendi oligarşisini yaratan ve güçlendiren İktidar, işçi sendikalarına karşı yürüttüğü sınırlama ve kısıtlamaları, sermaye sınıfının kaymak tabakasına karşı da genişleterek "Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti" ilkelerinden iyice uzaklaştırdığını bütün dünyaya ilan etmiştir.

Üstelik de hem ulusal hem de uluslararası etkileri olan bu davranışı, ülkenin ciddi bir biçimde kaynak gereksinimi duyduğu, iç ve dış borç aradığı bir dönemde yapmıştır.

Elbette İktidar'ın benim aklıma, büyük sermayenin de benim savunmama gereksinmeleri yoktur; ülkeyi zaten onlar yönetiyor.

Ama benim derdim, "Demokratik Rejim"in olmazsa olmazları olan, "Hukuk Devleti"ni "ifade özgürlüğünü", "muhalefet hakkını" ve bunların güvencesi olan "Yargı Bağımsızlığı"nı korumaktır.

TÜSİAD iddianamesinin açıklandığı sırada, Çayırhan Termik Santralı, işçilerin direnişlerine rağmen, CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın iddialarına göre, asıl değerinin sekizde birine, özel bir şirkete satıldı.

Asıl vahim olay ise TBMM'de Siber Güvenlik Kanunu'nun görüşülmeye başlanmasıdır.

Teklife göre kritik altyapılar ile ait oldukları kurumları ve konumları belirleyecek olan