Saray yer, halk bakarken!

Ünlü Türk Atasözü:

Biri yer biri bakar

Kıyamet ondan kopar!

Devlet, bütün kurumları çökertilip tek bir kişiye indirgendiğinde...

Devlet, halktan kopartılarak Saray'a hapsolduğunda...

Halk "tasarruf tedbirleriyle" inim inim inletilirken Saray "itibardan tasarruf etmediğinde"...

7 milyondan fazla asgari ücretli, 11 milyon emekli, dolayısıyla aileleriyle, en az 70 milyon kişi, açlık sınırının altında yaşarken Saray tok yattığında...

Adalet ve gelir dağılımı, tek bir kişinin bilgisine, düşüncesine, duygusuna, kararına, bırakıldığında...

Bütün iç ve dış kaynaklar, Saray oligarşisi tarafından tüketildiğinde...

Harç zammı yüzde 44, resmi kira artışı yüzde 60, işverene verilen destek artışı yüzde 42.8, Saray bütçesinin artışı yüzde 38 olurken işçiye zam sadece yüzde 30'da kaldığında...

Asgari ücretlinin enflasyonu yüzde 80, TÜİK enflasyonu bile yüzde 47 iken milyonlarca asgari ücretli enflasyona ezdirildiğinde...

Baskı altında, yolsuzluklar, yasaklar ve yoksulluk sorunlarıyla, ülkede hayal kurmanın bile hayalinin kurulamadığı karanlık bir noktaya gelindiğinde...

Emevi Camisi'nde namaz kılma planı yapanların, önce Türkiye'de emeklinin, emekçinin, ücretlinin, dar gelirlinin cenaze namazını kıldıkları eleştirisi yapıldığında...

Asgari ücret kararı, tek bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak tek bir söze bağlı olduğunda...

Asgari ücret miktarı, 2025 yılı bütçesi 16 milyar 938 milyon 146 bin olan Saray'ın 1 dakika 30 saniye içerisinde harcadığı paraya eşit olup vatandaşa "Saray'ın bir buçuk dakikada harcadığı parayla 1 ay geçin" dendiğinde...

Özetle emekçi ve emekli, dar ve sabit gelirli, işçi, memur, köylü, esnaf, saray tarafından açlığa mahkûm edildiğinde...

Yani "Saray yerken halk baktığında"...

Asgari ücretin "sefalet düzeyinde" belirlenmesi, "bardağı taşıran bir damla" olmuş...