Sanatçı sorumluluğu-3

Sanat, siyaset ve iktidar ilişkileri konusundaki ilkelerimi "Üç Ö Formülü" ile anlatırım:Sanatçılar ve sanat kurumları iktidarla, siyasetle ilişkileri açısından "özgür, özerk ve özgün" olmalıdır.İktidarlar, sadece sanatçıların ve sanat kurumlarının özgürlüğüne, özerkliğine ve özgünlüğüne maddi ve manevi destek olmalı, onlara baskı yapmaya kalkışmamalıdır.Despot, başarısız, demagog politikacılar, sanatçıların kendilerini desteklemesi için onlara baskı yapar, onların özgürlüklerini kısıtlar ve bu yüzden de özgünlüklerini engellerler.Aynı biçimde, yeteneksiz, başarısız sanatçılar, iktidarların kanatları altına sığınarak, onlara kölelik ederek varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.Selmin Günöz sadece yetenekli ve başarılı bir sanatçı değil, aynı zamanda içinde yaşadığı topluma ve toplumun sorunlarına karşı duyarlı bir Primadonnadır.Yoksul ve sorunlu bölgelerdeki imtiyazsız ve sorunlu ailelerin çocuklarına erişmek ve onları topluma kazandırmak için "Barış Çocuk Senfoni Orkestrası" projesini hayata geçirmiştir.Bundan önceki iki yazımda bu projeyi onun dilinden size aktarmıştım.Öyle anlaşılıyor ki, tam benim yazılarım yayınlandığı sırada bu proje, ana sponsorunu yitirmiş ve Selmin Günöz yeni bir sponsor aramaya başlamış.Dilerim sevgili okurlarımız bu konuda onun duyarlılığına katılırlar.Projeyi onun dilinden aktarmayı sürdürüyorum.Büyüyorduk. Sayımız 60 olmuştu.Kemeraltı'nda "Sokak Çocuklarını Koruma Derneği" vardır; başkanı da çok sevdiğim bir avukat hanım, ondan da bir oda istedim.Haftada bir gün nefeslilerimiz orada çalıştı.Kendimize ait bir yer için çalmadığım kapı kalmadı.Sponsor arayışlarımdan hep eli boş dönüyordum ki, 2018 yılında bir arkadaşımın aracılığıyla, cam sanayisinin önde gelen isimlerinden olduğunu öğrendiğim Yorglass ile tanıştırıldım.İsmimizin başına Yorglass eklemek şartıyla sponsor olmayı kabul ettiler ve adımız Yorglass Barış Çocuk Orkestrası oldu.Şimdi, hizmet verdiğimiz bölgenin merkezinde kendimize ait bir yerimiz var. Her gün çalışma yapabiliyoruz.(Anlaşılan Yorglass sponsor olmaktan vazgeçmiş. Muhtemelen kendilerine ait olan bu yeri de kaybedebilirler. E.K.)150 çocuğumuz oldu. En son 23 Nisan konserine 98 kişilik bir orkestrayla çıktık.Çocuklar, hiç duymadıkları tarzda bir müzik eğitiminin içindeler ve bunu benimsediler.Şaşkınlıkla izliyorum bazen:"Öğretmenim, Mozart'ı çok severek çalıyorum" diyenden tutun da "Annem mutfakta yemek yaparken Şostakoviç şarkısını söylüyor"