Sağlık sistemi de çökertildi

Önce Adalet Mekanizması ele geçirildi.

Sonra, Adalet Mekanizması kullanılarak Ergenekon, Balyoz, Odatv, Casusluk gibi davalarla, Üniversite, Medya, Silahlı Kuvvetler, Özerk Kurumlar ve Sivil Bürokrasi yok edildi.

Sonunda iktidar desteğiyle güçlendirilen, sonradan "Fethullah Gülen Terör ÖrgütüParalel Devlet Yapılanması", FETÖPDY, Terör Örgütü olarak ilan edilen, Gülen Cemaati'nin askeri darbe girişimi üzerine:

İlan edilen, olağanüstü Hal Yönetimi'nin baskı ortamında, üstelik oy sayımı da yasalara aykırı olarak yapılarak "Şahsım Devleti" kuruldu.

Devletin en önemli işlevi olan Hukuk kurallarının geçerliliği ve adalet mekanizmasının işletilmesi, her türlü yasayı, hatta Anayasa'yı bile hiçe sayarak "benden olan-olmayan" ayrımı üzerinden çifte standarda bağlandı.

Ülkenin iç ve dış kaynakları sürekli bir potlaç yağması anlayışı ile tüketildiği için vatandaşların büyük bir kesimi açlığa mahkûm edildi.

Bütün bu tükeniş süreci sırasında, maddi ve manevi yağma edilirken, Eğitim ve Sağlık Hizmetleri de unutulmadı elbette:

Eğitim 444 ve İmam Hatipler ile Sağlık da özelleştirme ve performans sistemi ile çökertildi ve CHP'li belediyelerin her türlü hizmet çabası da merkezi iktidar tarafından engellendi.

Sağlıktaki yozlaştırma, bir yandan özelleştirme yoluyla, eski hastanelerin yok edilmesi ve yeni devlet hastanelerinin normalin katbekat üzerindeki inşaat maliyetleri ile zorlanmış, öte yandan doktorlara, gördüğü hasta sayısı üzerinden ödeme yapılması anlamına gelen yani "hasta"yı "müşteri" haline getiren "Performans" sistemi ile yaygınlaştırılmıştır.

Ayrıca, iktidarın bütün mühendis, mimar, doktor gibi "meslek ahlakı olan" profesyonellere karşı güttüğü yabancılaştırıcı politika sonunda, hekimlerin hem can güvenliklerine ilişkin sorunlar hem de mesleklerini yaparken karşılaştıkları güçlükler, onları yurtdışına göçe zorladığı için ülkede hekim açığı başlamış, sağlık hizmetlerine ulaşmak iyice zorlaşmıştır.