Nüfus ithalatı ile toplumu dönüştürmek

Her toplumun yapısı, ırk, milliyet, din, mezhep, üretim biçimi, mülkiyet yapısı, teknoloji, ekonomik düzey, eğitim ve kültür ile, bütün bu teknolojik ve ideolojik etkileşimlerin kesiştiği ve somutlaştığı siyasal rejim ile belirlenir.Dolayısıyla, bir toplumun yapısı, onun siyasal rejimi, dini, mezhebi, ırkı, milliyeti, kullandığı üretim biçimini, üretim biçimi belirleyen mülkiyet yapısı veveya kullanılan teknoloji değiştiğinde değişir ve yeni bir nitelik kazanır.Bu değişim, kimi zamanlar, devletlertoplumlar arasındaki bölüşüm savaşlarının sonuçlarına göre belirlenir.Kimi zaman da bu değişmeler, o toplumu sömüren daha güçlü ülkeler yani emperyalistler tarafından da dikte edilir.İç dinamikleriyle gelişemeyen bazı ülkeler haritadan silinir, bazı ülkeler harita üzerinde, sınırları cetvellerle çizilerek yaratılır, bazı ülkeler de sıcak ya da soğuk bağımsızlık savaşlarını kaybeder, kendilerini sömürenlerin uydusu olurlar.Ama elbette, siyaset ve siyasal iktidar, belli zamanlarda, belli koşullar altında, örneğin savaş ve devrim zamanlarında doğrudan belirleyici de olabilir.Bu topraklar, yukarıda kısaca özetlediğim, tarihin uzun ve kısa erimli süreçlerinin tümüne tanık olmuştur:Orta Asya steplerinden yola çıkanlar, yolda din değişmeleri yaşamışlar, Yakındoğu'da göçebelikten yerleşik kültüre geçmişler, Anadolu'da ve Rumeli'de dünya egemeni bir imparatorluk kurmuşlar, ama sonra, teknolojik gelişmeleri izleyemedikleri için, bu egemenliklerini başka ülkelere kaptırmışlar, sonunda devletleri yıkılmış, işgal edilmiş, çökertilmiş ve nihayet bir Bağımsızlık Savaşı ile bugünkü Türkiye'yi meydana getirmişlerdir.Yine bu topraklar, Tarım Dönemi'nde kalmış, sömürülmüş, yenilmiş, yıkılmış bir devletin kalıntılarının, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet ve gerçekleştirdiği devrimler sayesinde, 15 yılda, insanlığın dört yüz yılda gerçekleştirdiği Endüstri Dönemi'ne sıçratılması gibi mucizevi bir dönüşümü de yaşamıştır.Elbette böyle bir toplumbilimsel, ekonomik, tarihsel ve siyasal "sıçrama" sorunsuz olamazdı.Nitekim, teknoloji-ideoloji çelişkisi, siyasete de yansıyarak, yeni Cumhuriyetin, "Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti"ne dönüşmesi konusunda pek çok sorun ve engelle karşılaşmasına yol açtı.Sonuçta toplum, tam çağdaş bir "Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti"ne dönüşmek üzere kritik bir eşiğe ulaşmışken...Bu değerleri temsil ettiğini iddia ederek seçmenlerin bazılarını ve bazıları kamuoyu lideri olan "kullanışlı aptalları" ikna eden ama esas olarak tarikat ve cemaatlerin temsilcisi olan bir parti ve lider iktidara geldi.ErdoğanAKP iktidarı, toplumun bütün Özgürlükçü, Eşitlikçi, Bağımsızlıkçı, Demokratik, Laik, Sosyal Devlet ve Hukuk