Milli eğitim ve laiklik (2)

Dün Laiklik tanımıyla işe başlamıştım.

Bugün Milli Eğitim Bakanı'nın Laiklik tanımı ile devam edelim.

Önce Milli Eğitim Bakanı'nın sadece üzerinde kavga koparan kısa ifadesini değil, o konuşmasının tümünü alıntılayalım ki Tekin'in ne demek istediği iyice anlaşılsın.

Yusuf Tekin'in sözlerinin tamamını, Claude Levi-Strauss'a bir selam yollayarak yapısalcı bir yaklaşımla bölüm bölüm, irdeleyelim.

Söylenenlere göstergebilim açısından (semiyolojik açıdan) baktığımızda aşağıdaki mesajları görüyoruz.

Bakan: "Beni eleştiriyorlar. Bana diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters.

Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman'da, Erzurum'da vatandaşların değerlerine ters değil. Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var.

(Birinci mesaj) Batman ile Erzurum'da yaşayanların Laikliğe aykırı eğitimi kabul eden değerlere sahip olduğunu, bunların bütün vatandaşları temsil ettiğini ve kendisinin değerleriyle aynı nitelik taşıdığını belirtiyor.

Bölgecilik ve ayrımcılık fanatizmine gidebilecek kadar sorun yaratan ve gerçekleri ne ölçüde yansıttığı belli olmayan saptamalar bunlar.

Bakan: Sizin anladığınız laik şu; 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuranıkerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu.

Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey de benim anladığım şey aynı değil.

(İkinci mesaj) Hem Laikliği din düşmanlığı olarak tanımlıyor hem Laikliği savunanları din düşmanı olarak suçluyor hem de 1940'larda olup bitenleri saptırıyor. Çünkü söyledikleri tarihsel gerçeklere uygun değil. Savaş sırasında düşmanın bombalarından korumak için kutsal emanetlerin camilere saklanmasını yanlış aktarıyor. Hiçbir zaman yasaklanmayan, tam tersine Türkçe mealinin de yayımlandığı Kuran'ın yasaklandığını söylüyor.

Bakan: Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum.

(Üçüncü mesaj) Bu tanım kısmen doğru ama eksik. Devlet yapısının din kurallarına dayalı olmaması yok. Bütün inançların, birbirlerine ve çoğunluğa karşı korunması eksik.

Bakan: Sen neyi anlıyorsun Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun.