Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu:
1) Anayasa'nın ancak iki defa seçilebilme koşuluna rağmen üçüncü kez Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın dördüncü bir kez daha Cumhurbaşkanı olması.
2) TBMM temsilcilerinin İmralı'ya giderek "Süreç" konusunda Terör Örgütü PKK lideri ile görüşmesi ve sürecin devamı.
3) Bu iki konudaki önerilerini gerçekleştirmek için yeni bir Anayasa yapılması ve yeni bir Rejim kurulması.
Oysa, Türkiye'yi bugünkü çıkmazlara sürükleyen mevcut Anayasa ve Rejim:
Bahçeli'nin gayet veciz bir biçimde, "Madem Erdoğan Anayasa'ya uymuyor, o halde biz ona uyan bir Anayasa yapalım" biçiminde özetlenebilecek önerisiyle...
16 Nisan 2017'de, yasalara aykırı olarak kullanılan oyların da geçerli sayılmasıyla kabul edilen "Kişiye Özel Bir Anayasa" ve kurulan "Kişiye Özel Bir Rejimdir!"
Şimdi "'Kişiye Özel' yaptığımız bu Anayasa ve bu Rejim tutmadı, yine 'Kişiye Özel' ikinci bir Anayasa ve ikinci bir Rejim daha yapalım" deniyor.
***
İlk "Kişiye Özel Rejim"in sonuçlarına bakalım ve ikinci "Kişiye Özel Rejim" neler getirebilir diye düşünelim:
1) Ahlak çöktü:
Ortak değerlerimiz ve barış içinde birlikte yaşama irademiz zayıflatıldı.
2) Ülkenin Cumhuriyet Rejimi zayıflatıldı.
"Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti" olarak tanımlanan Üniter Devlet yapısı tartışmaya açıldı.
3) Can güvenliğimiz kalmadı:
Trafik magandaları, ayrılma sürecindeki kocalar, kadınlara tecavüz edenler, yiyecek ve içecek sahtekârları, tarım ve böcek ilaçları, madenler, inşaatlar ve fabrikalardaki iş kazaları insanları öldürüyor.
4) Mal güvenliğimiz kalmadı:
Bölgeniz ya da binanız "kentsel dönüşüm" veya "rezerv alan" ilan edilen yerlerin birindeyse yandınız; ya da bir "örgüt suçu" ile suçlanırsanız, daha yargılanmadan bütün malınıza, mülkünüze, paranıza, gelirinize el konabilir.
5) Organize suç yaygınlaştı:
Türkiye 193 ülke arasında ilk ona girerek, 183 ülkenin önüne geçti.
6) Özgürce ve insanca yaşam güvenliğimiz kalmadı:
Muhalif belediye başkanlarının, belediyelerdeki amir ve memurların, İktidarın istemediği konularda haber ve yorum yapanların, hapse girmeleri olağanlaştı.
7) Adalete güven kalmadı:
İktidar, Anayasa Mahkemesi kararlarına da Anayasa'ya da uymuyor; haksızlıklar çok arttı, kamuoyunda yargıya güven yüzde 30'ların altına düştü.
8) Gelir ve iş güvenliği kalmadı, geçim sıkıntısı yaygınlaştı:
TÜİK'in ilan ettiği oranlara ve sayılara rağmen, millet işsizlikten ve geçim derdinden mustarip.

4